24 Temmuz 2013 Çarşamba

Aşk

Yine çok ilginç rüyalar gördüm. Komik değillerdi ama. 16 saat uyudum lan resmen. Aylar öncesinden bir Fransız sevgilim vardı. Ben ayrılalım demiştim ve o çok üzülmüştü. Şimdi "%20'lik bir oran ile dünyanın en depresif ülkesi Fransa" diye bir şey okudum. Fransa'nın depresyonuna katkıda sağladığım için mi birinci oldular? Buna üzülmeli miyim yoksa onları birinci yaptığım için sevinmeli miyim? Bilemedim. Ama rüyalarıma girdi, hesapta benim ismimi dövme yaptırmış, ben ne göt bir insanmışım.

Burada ilişkinin karşılıklı olmasının önemi ortaya çıkıyor. Platonik aşıkların hayata neyle tutunduklarını gerçekten merak ediyorum. Çünkü bir insanı karşılığını alamadan sevmek inanılmaz zor. En azından benim başarabildiğim bir şey değil. Aynı şekilde sevgilinin seni çok sevmesi, hatta seni senden çok sevmesi de çok zor. Nispeten daha katlanılır ama yine de bir noktadan sonra suçluluk hissettiriyor. Alkolüne uyuşturucuna karışmaya başlıyor, seni senden daha çok sevdiği için senin sağlığını senden daha çok düşünüyor. Veya sağlıklı olsun da yatakta dolmakalem akıtmasın, ben de zevk alayım amk diye düşünüyor da olabilir. Beni her iki yöndeki duygu eşitsizliği de geriyor.

Arada banka soygunu oldu haberiniz yok
Bu yüzden duygularımı direk belli etmemeye çalışırım, karşımdakinin haline tavrına göre yavaş yavaş açılırım. Yoksa keriz gibi direk açılırsan karşıdakinin seni seveceği varsa bile bunu farketmez ve seni sevmekten çekinir. Çünkü keriz gibi hemen sevmek bazı insanlarda "Ya ben kimim ki bu insan beni seviyor. Hadi sevsin de neden hemen seviyor? Bu kadar mı değersiz genleri var(!)" düşüncesine yol açabilir. O yüzden birbirinden hoşlanan iki insan en azından öpüşene kadar bulundukları arkadaş grubunun kurallarına göre oynamak zorundadırlar. Başbaşa bir yere çekilmemişlerdir, çünkü daha öpüşmemişlerdir, gruba uymak zorundalar. Neyse, aceleci davranıp duygularımı açtığım her seferindeyse hep bir terslik olur. Ya karşımdaki "bu fazla bağlandı bana, geç olmadan bu işi bitirelim" der ve aslında güzel giden bir ilişkiyi bitirmiş oluruz. Ya da "aşık lan bu andaval bana, heh heh heh" şeklinde sinsi düşüncelerle beni parmağında oynatır. Ya da aldığın riske değer ve "evet lan, ben de bu çocuğu seviyorum" diyerek daha güzel yerlere seyahat edersiniz.

Bu son söylediğimden bile daha güzel bir ilişki yaşadım ben sevgili günlük. Nasıl mı? İki tarafın da bir şeyler söylemesine gerek kalmadı. Birbirimizi çok iyi anladık. Hatta kendisine de aynı şeyi dedim "Uzun zamandır (belki de ilk defa) karşımdakiyle aynı şeyleri hissettiğime eminim. Ve bu beni çok mutlu ediyor." İşin garip tarafı bu noktaya sadece bir hafta içinde ulaştık. Bunu paylaştığım götveren bir arkadaşım "Bu da gelir, bu da geçer muradım" dedi. Kendisi bir gece kulübünde "şu kıza mı yazsam yoksa ötekine mi yazsam lan" diye arada kalmıştı. Sonra mesafe olarak daha yakındakine gitti ve o kızla iki senelik bir ilişki yaşadı. Bu adam bana tavsiyeler veriyor. Bu adamın tavsiyesini dinler miyim ben şimdi? Üşengeç, pis herif.

Üzücü kısmı ise "Bu kızı belki bir defa daha göreceğim. Sonra hiç görmeyeceğim" sendromuna yakalanmış olmam. Gerçekten de doğru. Zaten dün adamakıllı vedalaşamadık.

Neyse bunlar hüzünlü şeyler, öpüyorum herkesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder