tag:blogger.com,1999:blog-20650111725243908192024-02-07T03:35:29.097-08:00MizahBu öylesine açılmış bir blog'tur. Muhtemelen 5 yazıyı geçmeyecektir. Ne amaçla açıldığı kendimce dahi bilinmemektedir.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.comBlogger62125tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-63967457163755195322015-05-24T14:51:00.002-07:002015-05-24T14:57:58.844-07:00Son Feci BisikletCumartesi günü Koç Üniversitesi bahar şenliğine gittik sahne almak için. Lakin öğlen 14.15'te ne sahnesi? Kim izleyecek? Bir umut dedim belki çok hevesli bir kalabalık olur, binlerce kişi meydanda bizi bekler. Gel gör ki öyle olmadı. Bize düşündükleri sahneyi görecektin sevgili okur, insan bir üzülüyor. Tabii ki buradan organizatör arkadaşları tenzih ediyorum, bence kimsenin suçu değil bu ama sanırım stand up deyince hala nasıl bir şey olduğunu tam anlamıyor insanlar.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
"Kimsenin olmadığı bir yerde bir şaka yapılsa o şaka komik midir?" gibi bir şey okumuştum geçen kitabın birinde. Tam böyle değil ama bunun gibi bir şey. Neyse bir yıldır yazmıyor oluşuma ver bunları sevgilim. Kötü terkettiğin sevgilinin telefonlarına çıkmamak gibi bir süre sonra gerçekten buraya gelip yazmak da zor oldu. 2014 senemi full kendime yazarak geçirdim. 2014 başlamadan "Bundan sonra her gün yazacağım, kendimi zorlayacağım ve saçmalasam da yazacağım" diye bir saçmaladım. Nedense. Ve tabii ki her gün yazmadım, ama yine de ayda 10 yazı gibi bir ortalama tutturdum. 2015 resolution'ı olarak dönüp yazdığım şeyleri bir okudum. Çok feciydi gerçekten sevgili okur. Bir daha yeni yıl kararı almama kararı aldım. O kadar çok aynı şeyleri yazmaya başlamışım ki. Faydasından çok zararı oldu resmen. Her gün yazmak böyle olmamalı. Neyse, bu sene yazacaksam da öyle günlük yazar gibi "hımmm, ama şu anda bilinç akışı yapıyorum ve bu ben anlamasam da bana fayda sağlıyor. Evet tabii hım hım" gibi kendimi kandırmayacağım. Bir amaç doğrultusunda yazacağım. Bu yazıda olduğu gibi demek isterdim ama gene vicdani masturbasyona dönüştü.</div>
<div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikPpTMB_ncNtTsrEwpipprf4p-bPxJjVGe37uc3WJH9lehEHRlWAdjLDVXN-kW8K7pRF75rqPXVT3795k6nEO58DixbDYrgb4wq_g6aJoSx2K2rX8zjRcWSTTk6ZJeAdWA_XeU8qKVyKKG/s1600/Building-faces-5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikPpTMB_ncNtTsrEwpipprf4p-bPxJjVGe37uc3WJH9lehEHRlWAdjLDVXN-kW8K7pRF75rqPXVT3795k6nEO58DixbDYrgb4wq_g6aJoSx2K2rX8zjRcWSTTk6ZJeAdWA_XeU8qKVyKKG/s320/Building-faces-5.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Benim eski torbacıya benziyor lan</td></tr>
</tbody></table>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Neyse işte, biz de sahne almayalım dedik şenlikteki çocuklara. Hazır girmişken ama, biraz şenliğe takılalım dedik. Ben biraz eski günleri yad ettim, fakülte duvarlarını okşadım. "Şurada terkedilmiştim, şurada bir kıza açılmıştım, şurada bir kız vardı" komedyen arkadaşa anlata anlata dolaştım okulu. Sonra bilgisayar laboratuarına girdik, koskocaman bilim yuvasında 1-1.5 saat agar.io oynadık. Ruslar sikti bizi hep. Böyle böyle ana sahnede konser saati geldi. Hadi gidelim izleyelim. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Lakin çok genç artık kızlar sevgili okur. Çok güzel kızlar var, ama hiç seksi değiller. Yani tabii ki akranları için her tarafından seks akıyor olabilir, onu tam bilemeyeceğim. Ama bizim için çok çocuksu ve masumlar. Bir keresinde, 9gag'te sanırım, "yaşının yarısının 7 fazlasından küçükle birlikte olmak creepy'dir" diye pedofili manifestosu tadında bir post okumuştum. Artık 18-19 yaşlar benim için böyle oluyor. Yani reşit olup, yasal olarak sevişme hakkı elde eden insanlar var artık, yanlarında creepy durduğum. Eğer 2000 doğumlu bir insanla creepy olmadan birlikte olmak istiyorsam 2025'i beklemem lazım. İstediğimden değil, matematiği seviyorum. Beni taşlama sevgili okur. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Demografik yapı bu şekilde, bir de tiki kızları sanki klonluyorlar gibi. Ben okurkenkilerle aynı modeller, sadece ufak modifiyeler var. İlginç. Neyse ya fena değil lan işte diye takılırken "Son feci bisiklet" adındaki grup çıktı. "Merhaba bizim adımız son feci bisiklet, bu da ilk şarkımız 'bukalemunz?'" gibi bir şey dedi çocuk. Baktık baya da eşlik ediliyor. Hadi dedik her mantıklı insanın bu durumda yapacağını yapıp soundgarden'a gidelim. İyi de dedik. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEL3V-6oiuLc_agsK_YEm2uV9pWKtsLR2azbz-Hm6fYJXQ0d1BDuKkfh8SlPVeETwhVp50ElQ5LfkKLAfw-4xN664FqEM0LlKh_96WCcg3vPfagqqSNIDnDGqJwgdS4tAu5IQQ_KQnDFoz/s1600/photobomb-Level-Awkward-and-Funny-Beach-Moments-7.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="218" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEL3V-6oiuLc_agsK_YEm2uV9pWKtsLR2azbz-Hm6fYJXQ0d1BDuKkfh8SlPVeETwhVp50ElQ5LfkKLAfw-4xN664FqEM0LlKh_96WCcg3vPfagqqSNIDnDGqJwgdS4tAu5IQQ_KQnDFoz/s320/photobomb-Level-Awkward-and-Funny-Beach-Moments-7.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Batının bu ahlaksızlıklarını almayalım</td></tr>
</tbody></table>
Şimdi ben bu grubu hiç bilmiyorum, ama anladığım kadarıyla seviliyor gençler tarafından. Bir 20 saniye dinlediğim kadarıyla da kötü değildi zaten, ama ben çok duydum artık böyle şarkılar, o yüzden dinlemem. Benim takıldığım mevzu isim mevzusu. Konuştuk tartıştık, bunun "Büyük ev <br />
ablukada"nın suçu olduğuna karar verdik. Hep ondan cesaret alıyor insanlar. "Yüzyüzeyken konuşuruz" mesela gene bunlarda biri. Varmış bir iki tane daha ama aklımda tutamadım.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
...</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Şimdi baktım ekşiye, <a href="https://eksisozluk.com/yeni-turk-rock-gruplarinin-garip-isimli-olmasi--4191967" target="_blank">konuşulmuş zaten bunlar</a>. "Halimden konan anlar" da mesela gene bir "lan ya... fena değil mi lan acaba?" dedirtiyor. "Nükleer başlıklı kız" güzel, ama grup ismi olur mu? Bilemiyorum. "Yok öyle kararlı şeyler" mesela "bilmeyen içmesin lan şunu" dedirtiyor adeta. Sonra beni de bir düşünce aldı. Ben ve çevrem birkaç grup ismi düşündük. Grup kurmuş "derin gibi ama rastgele de gibi, kafa karıştırıcı" gibi grup ismi düşünen arkadaşlara hizmetim olsun. Şimdilik çok az, ama aklıma geldikçe güncelleyeceğim.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Ters açıdan fermuar</div>
<div>
Hiç fena fikir</div>
<div>
Hep bozuk süt</div>
<div>
Tümünü gör</div>
<div>
Hayalim arkadaş</div>
<div>
Dona düşen son damla</div>
<div>
En cenin halim</div>
<div>
<br /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-55343359390359925402014-08-06T15:58:00.000-07:002014-08-06T15:58:43.347-07:00İlluminati'de Memur Olmak<div class="MsoNormal">
İlluminati'de yine sıradan bir gündü. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sabah simidini almış ofise doğru yollanmaktaydı. "Vaaay
Erkan abi nasılsın? Çocuk döndü mü askerden?" şeklinde esnafa selamlarını
çaktıktan sonra, besmeleyle ofisin kapısını açtı. Tahmin ettiği gibi ofiste kimsecikler
yoktu. Saat 8.30'da ofiste olan bir tek kendisiydi. Bunu müdüre bildirmek için
tekrar aklının köşesine bir not aldı.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O gün yapılacak işlere bir göz attı. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
1) Kaynakçıyı arayıp üçgenleri sormak</div>
<div class="MsoNormal">
2) Türkiye'nin sabrını İsrail'e zorlatmak</div>
<div class="MsoNormal">
3) Stüdyo Necati'den ayin fotoğraflarını almak</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
"Güzeeel" diye düşündü. Hemen hanın çaycısından
bir çay istedi ve o günün gazetesini okumaya başladı. Hanın çaycısı geldiğinde
ona yanlışlıkla "Bugün git yarın gel" dedi. Hay allah, diye özür
diledi. Ağız alışkanlığı işte.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yıllar evvel işsiz kaldığında sarı sayfalarda görmüştü bu
işin ilanını. "KPSS'den 80 üstü alan. Çay içmeyi seven ve onurlu iş
arkadaşları aranıyor" diye bir ilan. KPSS puanıyla işe aldığını görünce
insanlar buraya hiç başvurmamış olmalıydı. Çünkü herkes KPSS puanı soran bir
yerde işe girmenin ne kadar imkanlı olduğunda şüpheliydi. Oysaki gerçekten KPSS
puanıyla işe alan nadir kurumlardan biriydi burası. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İşini seviyordu, her gün türlü atraksiyon olsa da o bu
kurumun yazı işleriyle ilgilenen sakin bir bireyiydi. Aldığı belliydi. 1600
tl+sınırsız çay+yol+prim+siyah cüppe. Patronunu seviyordu, tek kusuru biraz
şeytana tapmasıydı. Hem nolmuş canım birazcık şeytana tapsan? Maaşını tıkır
tıkır veriyordu. Kıskananlar çatlasındı.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Biraz gazete keyfi yaptıktan sonra biri ofise hışımla daldı.
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Sabah 6'ya grup seks yazmışsınız bu ne rezalet? Lütfen
bunu derhal düzeltin! diye bağırdı. Tanınmış bir işadamıydı. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hem gazete keyfinin bölünmesinden dolayı hem de ilgisiz
insanların yetkili sayıldığı bu dünyaya ayak uydurmak için kafasını
gazetesinden hemen kaldırmadı. Gazetesini yavaşça katlayıp kenara koydu. Elini
uzattı hiçbir şey söylemeden. İlluminati onaylı grup seks belgesine bir göz
attı. Gerçekten de sabah 6'ya grup seks yazılmıştı. Aslında bu işle kendisi
değil grup seks departmanı ilgileniyordu ama yine de belgeyi uzun uzun
inceledi. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Benim bildiğim, rockefeller mühürlü, rotschild imzalı bu
belgeler değiştirelemez. Muhtemelen diğer saatler dolu olduğu için sizin grup
seksi bu saate yazmışlar.</div>
<div class="MsoNormal">
- Ya kardeşim manyak mısınız? Sabah 6'da grup seks mi olur?</div>
<div class="MsoNormal">
- Fena mı olur? Sabah sabah spor niyetine iyi gelir işte. </div>
<div class="MsoNormal">
- Siz benle dalga mı geçiyorsunuz?</div>
<div class="MsoNormal">
- Belli ki yeterince tanınmış bir işadamı değilsin. Git adam
gibi grup seks saatini hak et de gel. dedi.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://istihbaratalani.files.wordpress.com/2013/03/image001163.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://istihbaratalani.files.wordpress.com/2013/03/image001163.jpg" height="233" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ayın Elemanı</td></tr>
</tbody></table>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bugün de birine laf sokmuş olmanın haklı gururunu yaşıyordu.
Keyifle çayını yudumlamaya ve gazetesini okumaya devam etti. Gün bu şekilde
gelip geçti. Ayin kıyafetinin gelmemesine sinirlenenler mi dersin, İsrail'de iç
savaş çıkarayım derken anca polemik yaratabilenler mi dersin, hatta bir ara bir
rockstar bile geldi:</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Ya ben 27 oldum şimdi... İntihar edeceğim de, bonzaiyle mi
etsem diyorum? Daha önce hiç yapılmadı.</div>
<div class="MsoNormal">
- Valla bonzai çok ayağa düştü be. Ben yine yazayım
dilekçeni de tavsiye etmem. Bütün rock kariyerince edindiğin cool'luğu bir anda
harcarsın.</div>
<div class="MsoNormal">
- Ne bileyim, farklı bir şey yapayım istiyorum bu sefer...</div>
<div class="MsoNormal">
- Ya bilemedim ki şimdi. 28'i beklesen? Neyse ben yazıyorum
dilekçeni, yine sen bilirsin.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Günlük rutininde olan şeylerdi bunlar. Ayin mumu toptancısı,
konsolosluk diye yanlışlıkla taşlanan bina, stv dış mihrak yazarı vs. çeşit
çeşit her alandan insanla tanışmak mümkündü. Zaten çeşit çeşit insanla
tanışabileceği meslekler her zaman kendisini çekmişti. Mesela taksicilik
mesleği ne acayipti acaba? Bu tarz hayallere dalmışken içeri Rihanna girdi.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Merhaba, ben üçgenleri almaya gelmiştim?</div>
<div class="MsoNormal">
- Aaa tabii buyrun Rihanna hanım. Nasılsınız? Sıhhatiniz
yerinde inşallah? Bir çay koyayım?</div>
<div class="MsoNormal">
- Teşekkür ederim. İyiyim iyiyim, yalnız acelem var biraz</div>
<div class="MsoNormal">
- Tabii tabii, bakın hemen şu torbanın içine koydum. Buyrun</div>
<div class="MsoNormal">
- Tamamdır sağolun. İyi çalışmalar size.</div>
<div class="MsoNormal">
- Ya Rihanna hanım. Bir ara görüşsek şöyle bir başbaşa? Çok
hoş bayansınız...</div>
<div class="MsoNormal">
- Benim programım çok dolu. Uygun olursam haber veririm.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Bir tek bu problem vardı işte. Hayatında bir kadın yoktu.
Modern zamanlarda aşk gerçekten çok zordu. Daha sonra masada duran grup seks
kağıdına baktı. Adam giderken unutmuş olmalıydı. Belki hayatının aşkını
tanıması için bir fırsattı bu. Kim bilir?</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-20272750507045429882014-07-23T17:01:00.001-07:002014-07-23T17:03:21.514-07:00Merhaba Sağ Beyin, Sol Beyin Sana Saygılarını SunuyorAradan 10 hafta geçti ve tekrar karşındayım sevgilim.<br />
<br />
Uzun zamandır buraya bir şeyler yazmamamın bazı sebepleri var.<br />
<br />
Bunlardan birincisi hala üşengeç bir piç olmam. Bu bir anlamda iyi bir şey; çünkü buraya kalite kokan şeyler yazmak istiyorum ama buna üşeniyorum.<br />
<br />
Bugün aslında güzel, kurgusal, hayal kurduran şeyler yazmak için oturdum sana ama yine içimde kendimi anlatmak isteyen tarafım baskın geldi. Kendimle ilgili düşündüğüm şeyleri belki sen de düşünmüşsündür, belki beraber bir tümevarım yaparız ha ne dersin?<br />
<br />
İkincisi, benim derin duygu değişimlerimi ve bu değişimin oluşturduğu karmaşık düşünceleri artık sadece kendimle paylaşmaya başladım. Bir nevi kendimin kişisel gelişim uzmanı oldum. Ama kendim hakkımda çok genel bir şeyi seninle paylaşacağım. Son iki yıl için doğru, belki biraz daha doğruluğunu koruyacak. Belki de yazarak atacağım bazı şeyleri. Bunu zaman gösterecek.<br />
<br />
<i>Yazı bittikten sonra gelen edit: Çok uzun ve çok kişisel oldu. Kendinizden bir şeyler bulma ihtimaliniz nedir inanın hiç bilmiyorum ama sıkılabilirsiniz baştan uyarayım.</i><br />
<i><br /></i>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://img6.mynet.com.tr/hbr/2014/02/08/1326448881988.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://img6.mynet.com.tr/hbr/2014/02/08/1326448881988.jpg" height="266" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Bak bebeğim sana denizin dibi geyiğini tekrarlıyorum. Ne kadar klişe di mi?"</td></tr>
</tbody></table>
<i><br /></i>
<br />
Bugün felsefeci arkadaşımla Hume okuması yaptık. A Treatise of Human Nature eserinin girişi: Of the Origin of our Ideas. Düşünce (Idea) ve edinim (Impression) arasında bir ayrım yapıyor. Burada edinimler için tüm hissettiklerimizi dahil edebiliriz diyor; tutku, duyularımızla algıladıklarımız, sempati vs. kısacası duyularımızla algıladığımız her şey (ve dolaylı olarak kompleks olanları, özlemek gibi). Düşünceler de nispeten bunlardan arınmış, düşünme eylemiyle yaptığımız şeyler. Daha matematik, daha mantıksal. Adamın iddiasına göre her basit düşünce basit bir edinimden doğmuştur. Yani kompleks edinimler (yüksek dozda adrenalin gibi, veya aşık olmak gibi) beraberinde kompleks düşünceler getiriyor. Emin olun zeki olmak sadece düşünmek değil. Bu kompleks düşünceleri duyabilmek bile bir zeka göstergesidir. Ben kompleks şeyler bile yaşayamadım henüz, bırakın düşündürdüklerini.<br />
<br />
Yıllarca sol beyniyle yaşamak zorunda kalmış (mühendislik okuyarak mesela) biri olarak karmaşık duygular hiç bana göre değil ama yavaş yavaş oralara adım atıyorum. Daha matematik, daha mantıksal yere kaçıyorum baş edemeyince. Daha duygusal yoğunluklara o kadar da alışık değilim. Henüz bende oluşturdukları düşünceleri göremiyorum. Yaşadığım şeylerin oluşturduğu karmaşık düşüncelere geçemiyorum hemen. Önce, adeta bir bilim adamı gibi direk yaşadığım şeyleri tanımlayarak, onu isimlendirerek ve özetleyerek rahatlıyorum. Sağ beynimi bu şekilde evcilleştirmeye çalışıyorum. Ancak bildiğin üzere sanatla ucundan ilgilenen biri olarak o tarafımı çok besleyip büyüttüm ve bu evcilleştirme süreci sol beynimi zorlamaya başladı.<br />
<br />
Yıllar evvel hastalıklı nasıl olsa diye sağ beynime ve onun yarattığı enerjiye küçücük ve eski bir kulübe yeter demişim. Yıllarca da yetmiş aslında. Haksız değilmişim. Ama artık yetmiyor.<br />
<br />
...<br />
<br />
Sağ beyin sol beyin analojisine devam edeceğim anlaşılan. Bu yüzden çok geçmeden açıklayayım. Bu kendi kendime koyduğum bir kısayol aslında. Anlamı ne kadar karşılıyor emin değilim ama ben kendimi ikiye ayırırken bunu kullanıyorum. Ben yeterli buluyorum. Öncelikle <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Lateralization_of_brain_function" target="_blank">bilimsel tanımında</a> (evet ingilizce bilenleri kayırıyorum) "beynin sağ tarafı şu işe yarar, beynin sol tarafı bu işe yarar diye bir ayrım yoktur. İkisi de ortak çalışır" demiş. <a href="http://www.livescience.com/39373-left-brain-right-brain-myth.html" target="_blank">Burada</a> da popüler psikolojinin insanları gaza getirmesine içerlemiş. Zaten çok sikimizde değil beynin hangi tarafının işe gönül verdiği. Sağ beyinlilik ve sol beyinlilik kavramını kullanırken fizyolojik kaygılara girmeyeceğiz. Sadece insan davranışını özetlemek için yine 1'ler ve 0'lar sığlığında insanlar ikiye ayrılır diyeceğiz ve bunu "grileri görmekten acizsiniz" diyen insanlardan dayak yeme pahasına yapacağız.<br />
<br />
Bilimsel kaygılardan arındığımıza göre kısaca <a href="http://psychology.about.com/od/cognitivepsychology/a/left-brain-right-brain.htm" target="_blank">şuradan</a> sağ beyin sol beyini özetleyen maddelere bakabilirsiniz. Benim gibi üşengeç insanlar için yazayım (gerçi benim gibi üşengeç insanlar burada yazılanlardan bihaberdir ya o da yaman paradoks. Neyse.)<br />
<br />
Sağ beyin daha çok anlatımsal ve yaratıcı işlerde işe yarıyor.<br />
<br />
Sol beyin ise mantık, dil, analitik düşünce işlerine yarıyor.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://www.miteshsheth.com/wp-content/uploads/2013/04/passion-72dpi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://www.miteshsheth.com/wp-content/uploads/2013/04/passion-72dpi.jpg" height="282" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Mercedes sağolsun. Alman disiplini işte, adamlar yapıyor.</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
Sağ beyin sol beyin tanımında yapılan ayrımlara net bir şekilde sadık kalmayacağım. Benim için ne ifade ettikleriyle devam edeceğim. "A-ama. Ama..." deme yanlışımı görürsen.<br />
<br />
...<br />
<br />
Gerçekten de sol beyin bana yetiyordu. Matematiğe doğal bir yatkınlığım vardı ve okul hayatımda (en azından üniversiteye kadar) beni taşıyan bir özelliğimdi. Çocukken hatırlıyorum canım sıkıldığında (pek oyuncağımın olmadığını ve fakir olduğumuzu itiraf etmeliyim) sayılarla oynayarak vakit geçiriyordum. Ne bileyim onlara 4 işlem yapıyordum. 4 haneli iki tane random sayı atayıp kafamda onları çarpmaya çalışarak güzel vakit geçiriyordum. Bundan da hiç sıkılmıyordum. Velhasıl kelam bu özelliğim benim duygusal gelişmemi çok baltalamış, şimdi düşününce farkediyorum.<br />
<br />
Lise ve üniversitede bol bol kitap okudum. Son iki senedir bu işe özel bir zaman ayıramadığım için hüzünlüyüm. Ama kitap okuyarak aslında sağ beynime vakit ayırmışım. İyi de olmuş, herkese kitap okumasını tavsiye ederim. Film izlemekten çok daha güzel. İnsanın hayatına her sene en az bir kitap çıkmalı kendisini okutan. O kitap kendini biliyor. O kitap kendini okutuyor.<br />
<br />
Neyse. Bu sol beyin hegemonyası yüzünden duygusal gelişimim çok baltalandı. Kızlarla ilişki kurmaya çalışırken özellikle sol beyin ipleri eline aldığı için inanılmaz saçmaladım (<a href="http://www.youtube.com/watch?v=JuyB7NO0EYY" target="_blank">Buna örnek olabilecek güzel bir kısa film</a>). Sağ beyin çok gelişmediği için yoğun duygusallıkla çok iyi başedemedi. Kötü tecrübelere girip şimdi modumu düşürmek istemiyorum.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://flofoto.ca/wp-content/uploads/2014/05/benefits-of-ra-honey-for-skin-care.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://flofoto.ca/wp-content/uploads/2014/05/benefits-of-ra-honey-for-skin-care.jpg" height="300" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Balcıları çaldırmam iyi oldu yoksa bala param yetmeyebilirdi"</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
Son iki senedir komedyenlikle ilgileniyorum. Ve olayın duygusal boyutu gerçekten çok önemli. "Ya n'olcak ya iki espri yazarsın, seyirciye laf sokarsın. Yarına Cem Yılmaz tebrik eder" şeklinde yaklaşan tüm komedyen adaylarının baştan düşünmesi gerekir. Bir kere özel bir şey yapmaya çalışıyorsunuz ve bu işin sonunda rockstar olmayacaksınız. Sizin tek bir göreviniz var, o da insanları eğlendirmek. Seyircilere, sizi yargılayan bir takım yabancılardan ziyade, sohbet etmeye çalıştığınız olası arkadaşlarınız olarak bakmanız gerekir. Bu da işe duygusal bir yatırım gerektiriyor.<br />
<br />
Bu yatırım vesilesiyle sağ beynimi iyice tanımış oldum. Arada bir onun kıvraklığından faydalandım, sosyal ortamlarda ona danışarak davranmaya başladım. Lakin bugüne kadar hakettiği saygıyı göstermemişim hiç. Hiçbir zaman tamamen kontrolü ona bırakmamışım. Yoğun duygular yaşamaya alışığım aslında ama hep sol beynime danıştım ne yapmalıyız bundan sonra diye. Hep yaşadığım şeylerin neye karşılık geldiğini kelimelerle özetlemeye çalıştım. Bu yazı da aslında sol beynin yine bir şeyleri özetlemeye çalışmasıdır.<br />
<br />
Peki hiç kelime kullanmamak da doğru mu? Özel biri bana şuna yakın bir cümle söyledi "Ne bileyim o yıllar yaşadığım o güzel ve özel duygunun ne olduğunu? Duygularımı hiç kelimelere dökemedim, hep duygular olarak kaldılar. Ne bileyim. İfade etmek zor. Ne bileyim. Belki de bu yüzden duygu olarak kalacaklar benim için." Belki doğru yanlış yok. Belki de hiç kelime kullanmadan yaşamalısın bazı şeyleri. Deneyeceğim; vapurda dümdüz denize bakacağım cümle kurmadan. Gökyüzüne bakacağım sadece nefes alarak. Bir daha lunapark'a gittiğimde sallantılı bir oyuncaktan sonra "adrenalin" demeyeceğim. Artık sana da vakit ayıracağım sağ beyin. Bu huysuz bir sol beyin manifestosu.<br />
<br />
Sağ beyin, sol beyin artık bir abin gibi değil, bir eşitin gibi davranacak sana. Beraber karar alacaksınız. Size güveniyorum. Kavga etmeyin lütfen. Siz kavga ettikçe ben şizofrene bağlıyorum.<br />
<br />
Başlıktan da anlaşılacağı gibi bu sağ beyini resmen tanıdığımı gösteren bir yazıdır. O köhne kulübeyi atarak aynı evde yaşamanın vakti geldi. Yıllarca az saygı gören taraf olarak agresif davranmakta haklısın. Yıllarca sana yaptığım bu eziyetten dolayı n'olur beni affet. Ama şartlar bunu gerektirdi biliyorsun.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-16144820684945306552014-05-07T06:57:00.000-07:002014-05-07T10:43:42.817-07:00NotiobiaBu sefer bahtıma <a href="http://carabidae.org/carabidae/Notiobia%20Anisotarsus%20terminata%20709.jpg" target="_blank">bok böceğine benzer bir şey</a> çıktı. Wikipedia random article olayını çok seviyorum. Sen de <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Special:Random" target="_blank">tıkla</a> bakalım bahtına neler çıkacak.<br />
<br />
Ağalar, yarın (8 mayıs perşembe) saat 18.00'da kulağınız rock fm'de olsun. Mesut Süre'nin programına (rabarba) konuk olacağız açık mikrofon ekibini temsilen 2 kişi. Aynı akşam 20.30'da yine sahne var.<br />
<br />
Sıradan duyurumuzu yaptığımıza göre sıra geldi hayatı sorgulamaya. Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Neden yaşıyoruz? Bu hayatta amacımız ne? Her şey üzerimize üzerimize geliyor sanki. Hayat çok boktan.<br />
<br />
Evet günlük sorgulamamızı ve depresyonumuzu da yaşadıktan sonra sıra geldi geyik makara yapmaya. Geçen gün bir çift (bir kadın bir erkek) arkadaşım cinsiyet değiştirme ameliyatına girdiler. Birbirlerini çok seviyorlar bir de böyle deneyelim dediler. İki ameliyata bir ameliyat bedavaymış bana da sordular "İlgilenir misin?" diye. Ben ilgilenmiyorum şahsen.<br />
<br />
Korku filmleri hala aynı temaları işlemekten bıkmadı mı? Bu aralar yansımaları çok kullanıyorlar sanırım. Yansımaları kullanmayı öğrendiğimde 5 yaşın(m)daydım. Birçok yetişkinin yansımaları düzgün kullanmadığını farkettiğimde farklı bir çocuk olduğumu anlamıştım. Bunu anladığım anda altıma sıçtım. Sıçıverdim. Sıçayazdım. Sıçadüştüm.<br />
<br />
Aileme yıldönümleri için alabileceğim en saçma şey sadomazokit olabilir. "Birbirinizle daha çok ilgilenmenizi istiyorum anlasanızaaa!" Şaka maka bazı şeyler yaşanmamalı cidden...<br />
<br />
Hayatta bazı şeylerin yaşanmayacak olarak kalması seni de üzmüyor mu bazen? Bence insan bilmediği şeyler için üzülen tek canlı türü. "Acaba bensiz çok eğleniyorlar mıdır?"<br />
<br />
Suç ve Ceza için bir sinopsis yazacağım. Olabildiğince kısa olacak:<br />
<br />
<i>Raskolnikov yine "off hayat çok boktan" diye yürüyordu. Kansızdı o aralar ve annesinden kene istemeye çekiniyordu. İki sokak aşağıda yaşayan torbacı karıyı öldürme planı yaptı. Gitti öldürdü. Kızkardeşini de öldürdü. Çok acayip bir duyguydu. Çaldığı parayı sakladı ve depresyona girdi. O karıyı öldürdüğü için iyi bir şey yaptığına kendini ikna edip durdu. Ama içten içe çok pişman oldu. Sonra gidip suçunu itiraf etti. Çaldığı paranın da hayrını göremedi. Bu arada bir manita yaptı.</i><br />
<br />
Evet yıllar evvel okuduğum kitaptan aklımda kalanlarla bir sinema filmi çekmeye çalışsak böyle boktan olacak demek ki. Şimdi boktan filmleri daha iyi anlıyorum. Şimdi size Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni özetlemeye çalışacağım.<br />
<br />
<i>Şansa bak!</i><br />
<i><br /></i>
Bu kadar.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-66119908256172560232014-05-02T15:02:00.001-07:002014-05-02T15:02:44.987-07:00Brad FastArada bir wikipedia'ya girip "Random article"a tıklıyorum. Başlık düşünürken yazıya neden bu yönteme tekrar başvurmuyorum dedim. Belki Milyoner (Slumdog Millionaire) filminde olduğu gibi <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Brad_Fast" target="_blank">bu gereksiz bilgi</a> gerekliye dönüşür. Gerçi hiç ihtimal vermiyorum.<div>
<br /></div>
<div>
Bugün yine elime geçen şu kitaptan bir iki başlığı daha incelemek istiyorum sevgili balina seven okurlarım. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b>1) İlginç bir mesleğe mensup birinin aşk şiiri.</b> Benim seçtiğim bungee jumping ipçisi</div>
<div>
<br /></div>
<div>
KORKMA</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Çığlıkların hala kulağımda,</div>
<div>
Nasıl da heyecanlıydın ilk karşılaşmamızda</div>
<div>
Ürkek gibi bakışların, ceylan gibi sekişlerin</div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdq02O4xQuvJDMNVd_beJSmARSoS-9U8bnbfVMVKJvL7rFgtbv0jQ-dUKg40oHFg6rGyVaC1xN1PS-CajyaQgM3DIZyP-94BDQq4K8quPEJJfglHpPfAeEeXSo_X1HrClxDpfN1xhqc2PO/s1600/ip%C3%A7ii%C5%9Faretli.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdq02O4xQuvJDMNVd_beJSmARSoS-9U8bnbfVMVKJvL7rFgtbv0jQ-dUKg40oHFg6rGyVaC1xN1PS-CajyaQgM3DIZyP-94BDQq4K8quPEJJfglHpPfAeEeXSo_X1HrClxDpfN1xhqc2PO/s1600/ip%C3%A7ii%C5%9Faretli.jpg" height="217" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Korkma bebeğim"</td></tr>
</tbody></table>
<div>
Aşağıya baktıkça gözünü kapatıp iç çekişlerin</div>
<div>
Oysa ben sadece bir ipçiyim</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Teninin kokusu hala aklımda</div>
<div>
Saçlarının savruluşu rüzgarda</div>
<div>
"Acıyacak mı? =(" diye sormuştun</div>
<div>
"Biraz :)" dediğimde somurtmuştun</div>
<div>
Oysa ben sadece bir ipçiyim</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Arkadaşların seninle dalga geçmişti</div>
<div>
İçlerinden birisi seni itmişti</div>
<div>
Arkadaşına döndüm "Napıyorsun lan yavşak!?"</div>
<div>
Dedi ki "Asıl sana sormalı ne ayak?</div>
<div>
Sen sadece bir ipçisin, ağzına vurarım bak"</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Evet ben sadece bir ipçiyim</div>
<div>
Sevmek suçsa, suçlu bir ipçiyim</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b>2) Olimpiyatlarda olan veya olası saçma bir spor</b></div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
Olimpiyat saçma sporlarla dolu çok affedersiniz. Bobsleigh diye bir şey var. Ne kadar gerekli bir spor olduğunu anlayamıyorum gerçekten böyle bir şey yapılmalı mı? Yapılsa da yarışanlar sonucu ne kadar etkileyebiliyor ki? Ha gerçi çok zevklidir ona bir şey diyemem ama izlerken "ee?" oluyorum ben.</div>
<div>
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://img.rt.com/files/news/21/ed/10/00/jamaica-sochi-bobsleigh-russia.si.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://img.rt.com/files/news/21/ed/10/00/jamaica-sochi-bobsleigh-russia.si.jpg" height="223" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">- Abi hadi hadi, Jamaica'nın imajını toparlamamız lazım<br />- Ok, ok. Aldın mı joint'i?</td></tr>
</tbody></table>
<div>
<br /></div>
<div>
Bunun dışında olimpiyatlarda olası saçma sporlardan birisi kolbastı olabilir. Veya çok hızlı sevişme sporu. Bak bu olursa Türkiye'nin bir şansı olabilir.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b>3) Yeni partnerine asla söylemeyeceğin şeyler</b></div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
Romantik bir gece, beraber evde film izliyorsunuz. Sevişeceksiniz belli. "Senin mına koyucam" diyemezsin mesela. Çok ayıp olur.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Yine romantik bir akşam yemeği güzel bir restorana girmişsiniz. Menüye bakarken "Ooh, kazık gibi hesap gelecek hehehe" demek hiç hoş olmaz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
İnternetten tanışılmış ve buluşulmuş. "Saçların götüme benziyor" deme asla.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
İlk defa elele tutuşuyorsunuz "Ellerin erkek eline benziyor" demek kime yakışabilir ki?</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Abisiyle tanıştıktan sonraki buluşmada "Sana baktıkça abini hatırlıyorum" deseniz bile lütfen babasıyla tanıştığınızda ağzınızı tutun.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bonus: "Aşkım biraz hızlı gitmiyor muyuz?" (Yeni pejo partner arabasına. Partner. Laf. Esprisi)</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-55881225779300286822014-04-28T16:58:00.000-07:002014-04-28T17:10:32.028-07:00En Sevdiğim 10 FilmSevgili okur,<br />
<br />
N'aber?<br />
<br />
Bildiğin gibi komedyen olmakla ilgilenen bir kişiyim. Açık mikrofon sayesinde kurduğum bağlantılardan dolayı elime geçen kitapta yaratıcılığı arttırmaya yönelik oyunlar var. İnsanların en yaratıcı olduğu saat 02.00-04.27 arasıymış (Türkçesi: internette gördüğün her şeye inanma). Gerçekten internette gördüklerimi gözlerimi kısarak okuyorum.<br />
<br />
Bu oyunlar genelde tek başına yazma egzersizleri içeriyor. Ben de neden bu yazma egzersizlerini burada yapmıyorum dedim. Genelde eğlenceli insanlar olmayı unutuyoruz. Bu kitap kafayı nasıl boşaltabilirsin onun yolunu gösteriyor sana.<br />
<br />
İlk oyunumuz <b>Kendine bir görev ver</b> Burada yazar abimiz bizi inanılmaz özgür bırakmış. Bu görevin kafa açan herhangi bir şey olabileceğini söylemiş. Bizzat birkaç örnek de kendisi vermiş. Ben üşengeç davranıp onun bir örneğini yapacağım.<br />
<br />
<i>En sevdiğim 10 film</i><br />
<i><br /></i>
1) Dövüş Kulübü<br />
<br />
Nedense bana en sevdiğim film sorulduğunda aklıma hep bu film geliyor. Son 5 sene içerisinde hiç izlemedim, özlemedim ama ilk izlediğim zaman beynimde o kadar çok yol açıldı ki, o kadar çok sinaps aktive oldu ki, nöronlarım adeta grup seks yaptı diyebilirim. Filmi "Allahım ne kadar karizma film" diyerek defalarca izlemiştim. Kafası açık olan adamların karizması.<br />
<br />
2) Big Fish<br />
<br />
Nasıl olsa 10 tane film sayacağım diye sıralamayı çok takmadım ama yine soruyla beraber aklımda beliren filmlerden birisi bu. Bendeniz de hikayelerimi anlatırken abartmalarla süslemeyi seviyorum. Ayrıca ben de kolpacı bir babaya sahibim. Babamı kolpalarıyla sevmeyi öğretti bana<br />
<br />
3) Star Wars<br />
<br />
Benim için star wars'u çekici kılan şey ne felsefesi, ne karanlık tarafı, ne de natalie portman'ı. Benim için star wars ışın kılıcı demek. Çok uzun zaman önce uzak bir galakside teknolojinin mına koymuşsun ama hala en kutsal silah kılıç. İşte bu yüzden<br />
<br />
4) Yüzüklerin Efendileri<br />
<br />
3'lemeyi 12 saatlik tek bir film olarak düşünelim. Ya bir film ki hiçbir şekilde zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsun. Düşük cümle kuruyorsun felan. Yukarıda saydığım filmleri sevdiğim sahneler şeklinde geçe geçe izlerim ama yüzüklerin efendilerini baştan sona izlerim. Her iki senede bir, bir haftasonum bu işe gidiyor. Düzenli olarak özlüyorum.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLYFwlgl1FQR00GC9c2QeS7ivIEvDtx-nZrM6ntXs1EuG964s7DvWuaSIy1p1iAHMl12MKwMcoxH8MfGlMnTuQWo-ecXuH5kwwSjuvZCbnixF8adhhJhOikRHJ_vDo26qwlMIrgc0GKXA/s1600/Dourif+Lord+of+the+Rings.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLYFwlgl1FQR00GC9c2QeS7ivIEvDtx-nZrM6ntXs1EuG964s7DvWuaSIy1p1iAHMl12MKwMcoxH8MfGlMnTuQWo-ecXuH5kwwSjuvZCbnixF8adhhJhOikRHJ_vDo26qwlMIrgc0GKXA/s1600/Dourif+Lord+of+the+Rings.jpg" height="158" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Bir tur daha izleyelim mi?"</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
5) Matrix<br />
<br />
Benim yaşıma yakın insanların listesi buna yakın oluyor hep. Hep yakın yıllar bu filmler bak dikkatinizi çekerim. Matrix'i ilk sinemada izledim. 10 yaşındayım. Ya da yaşımdayım, hangisi doğru lan? Neyse. Benim için film komple şuydu "Hassiiktir, nasıl da anasını sikti güvenliğin sütunlarda seke seke" "Ananııı göbeğine böcek soktu la gördün mü?" "Ehehe şamaroğlanına döndü ama tek elle dövüyor sonunda. İşte bu be, seçilmişlik diye ben buna derim." Sonra okul başladığında "Hocuuuuu matrix'i izlediniz mi?" diye heyecanla arkadaşlarımın yanına koştuğumu hatırlıyorum. İzleyenlerden biri "<b>Ben o filmi anlamadım</b>" dedi. Onlar yok şöyle peygamber, yok şöyle makineler diye tartışırken, ben içimden "Anasını sikti işte ortalığın nesini anlamadın?!?" diyordum. Evet böyle de mal bir çocuktum.<br />
<br />
6) İnception<br />
<br />
Matrix'ten sonra büyük bir boşluk var. Gerçekten uzunca bir süre bir sürü filmi matrix'e göre değerlendirmiştim. Matrix'ten iyi mi değil mi? Kritere gel. İleride bir film eleştirmeni olursam herkesin bu işi yapabileceğine inanın lütfen. Şöyle bir eleştirmen olurdum muhtemelen "3 saatlik filmde hiç sevişme sahnesi yok. Kötü film." Filme gelecek olursak. Rüyaların içine girme benim rüyalarımdan biriydi. Ayrıca bu filmden birkaç yıl evvel içiçe geçmiş çok güzel örgüleri olan bir rüya görmüştüm. Bu bilinmezleri aralayacak rüya tabirleri kitabı gibi davranmadım filme tabii ama sonunda rüya çıkacak ciddiyetsizliğiyle izledim filmi. Filmden sonra herkes "bu rüya mıydı? Öyleyse kimin rüyasıydı" şeklinde şeyler tartıştı. O konuda hiç fikir yürütmedim ama güzel filmdi aga. Gül gibi konuyu gül gibi işlemişler.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOVvrdWk0AhscgXfqE-K8vFJldyyEZFFJgkGz3iLx9g8isYO5e9ZYPF2i4Wi7GYL31IN5G7FX6DuaP6qgXpL2T_daLMuXc8K8s0B1L8LQN-6S3KHdAT6Eq9TdEtD4u1v-Oolzq70vQh8_l/s1600/Inception-production-still-3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOVvrdWk0AhscgXfqE-K8vFJldyyEZFFJgkGz3iLx9g8isYO5e9ZYPF2i4Wi7GYL31IN5G7FX6DuaP6qgXpL2T_daLMuXc8K8s0B1L8LQN-6S3KHdAT6Eq9TdEtD4u1v-Oolzq70vQh8_l/s1600/Inception-production-still-3.jpg" height="213" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Abiiii, yalnız ne uyumuşum..."</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
7) V for Vendetta<br />
<br />
Filmin son sahnesi gerçekten çok hoş. Fikirler kurşun geçirmez falan filan işte. Biliyorsunuz<br />
<br />
8) The Dark Knight<br />
<br />
Batman'in asıl düşmanı joker. Kahramanlar kulağına küpe etsin diye hep söylemişimdir. Düşmanın kadar değerlisin. Gerçekten joker kadar sosyopat bir karakter olmasa Batman'in ne kadar psikopat bir karakter olduğunu anlayamazdık. Filmde hiç düşmeyen bir tempo var. Güzeldi.<br />
<br />
9) Paul<br />
<br />
Çok smooth bir uzaylıyı anlatan bu filme biraz madde etkisi altında kaldığım için çok gülmüştüm. Ama çok gülmüştüm gerçekten. Sürekli o uzaylının rahatlığına güldüm. Komik.<br />
<br />
10) Geleceğe Dönüş<br />
<br />
Yine çocukken nöron illuminatisi yaşatan filmlerden biriydi. Zaman yolculuğunun işlendiğini izlediğim ilk filmdi.<br />
<br />
<br />
That's all folks.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-56401377430177242912014-04-16T10:00:00.001-07:002014-04-16T10:00:40.440-07:00Açık MikrofonBuraya yazmadığım gibi kendi kendime de bir şeyler yazmıyorum bayadır. Şimdi yeni binlik set halinde kartvizit aldım ve oraya ne hikmetse burayı da yazdım. O yüzden kartviziti alacak potansiyel kişiler buraya baktığında 2 aylık Erman Toroğlu yazısıyla karşılaşsın istemedim.<br />
<br />
Evet yanlış duymadınız. Yaklaşık bir aydır her perşembe saat 20.30'da old city comedy club'ta açık mikrofon gecesi düzenliyorum. <a href="https://www.facebook.com/acikmikrofon" target="_blank">Bu da sayfası.</a> Bendeniz de 10 dakika çıkıyorum sahneye. Düzenli sahne olması çok güzel bir şey ama tembellik hala devam ediyor. Neden devam ediyor lan bu tembellik? Gerçi nasıl çalışılır espri yapmaya? Bir ara kendi kendime gülüyordum. Çok yorucu iş. Şimdilerde <a href="https://www.youtube.com/channel/UCxyCzPY2pjAjrxoSYclpuLg" target="_blank">buradan</a> video izliyorum gaza gelmek için ama kaliteli değil adamlar pek. Gene de kahkaha duyunca insan gaza geliyor.<br />
<br />
Onun dışında yine perşembeleri saat 19.30'da toplaşıp bir arkadaşın amerikan "Nasıl standup yapılır" tandanslı kitaplardan öğrendiği bilgileri bizimle paylaşmasını bekleyeceğiz. Bakalım neler katacak bize.<br />
<br />
http://www.jaminthevan.com/<br />
<br />
Çok güzel bir oluşum lan, <a href="https://www.youtube.com/user/JamintheVan" target="_blank">bu da yasaklı youtube sayfası.</a> Adamlar eyalet eyalet gezip güzel güzel gruplara performans yaptırıyorlar. Aga bunun türk versiyonunu mu yapsak. Zaten karavan hayali olan 82 arkadaşım var, herkes muradına error.<br />
<br />
Yaz geliyor hormonlar kıpır kıpır olmaya başladı. Bol bol sevişin.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-47486829344024156872014-02-10T18:44:00.001-08:002014-02-10T18:44:39.043-08:00Erman Toroğlu<div class="MsoNormal">
“Herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacaktır.” Andy
Warhol.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Herkes en az 15 ünlüyle tanışacaktır.” Murat Gençoğlu<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hayatımdaki ünlü sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Arayıp
“Vay, baboli n’aber?” dediğim bir ünlü yok henüz. Ama yakın zamanda bu ünlünün
Erman Toroğlu olmasından korkuyorum. Anlatayım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Her şey yaklaşık bir yıl önce başladı. Soğuk bir kış
gecesiydi gerçekten de. Nevizade’de hafif içmenin arkasından şampiyon kokoreçe akmışız.
Kokoreçlerimizi beklerken karşı masaya Erman (aramızdaki samimiyete dayanarak)
ve arkadaşları geldiler. Bizim için sadece komik bir enstantaneydi. “Oynat
uğurcum” gibi o gürültüde duyamayacağı ama bir sessizlik çökse net bir şekilde
duyacağı bir desibelde dalgamızı da geçtik. Eğlendik. Lakin bunun “öff erman da
mı burada?” noktasına geleceğini nereden tahmin edebilirdim?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yaklaşık 6 ay sonra yine karşılaştık. Bu sefer yanımda
taşkınlık yapabileceğim arkadaşlarım olmadığı için etrafında hiç şımarmadım. Sessiz
sedasız biramı yudumladım, ondan tarafa hiç bakmadım. Nasıl olsa daha önce
gördüğüm bir ünlüydü. Onunla fotoğraf çektiren insanlara acıyan gözlerle
baktım. “Hayatınızda Erman Toroğlu mu görmediniz? Hıh, görgüsüzler” anlamına
gelen gözlerdi bunlar. Biramı dipleyip Erman Toroğlu’nun varlığının bir neşe
kaynağı olduğu bu ucuz bardan uzaklaştım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bundan sonraki karşılaşmalarımız iki haftada bir
denilebilecek bir sıklığa erişti. Gittiğim her yerdeydi neredeyse; dürümcüde,
çaycıda, kitapçıda vs. Artık o da beni ufak ufak tanımaya başlamıştı. Bir ünlü
için ünlü olmaktı benim yaşadığım. Birkaç defa ufak kafa hareketiyle
selamlaştık. Ama bundan hemen vazgeçtik. Birbirimize o kadar çok aşina olmaya
başladık ki, birbirimizi görmezden gelmeyi daha iyi becerir hale geldik. Ben “Ulan
sanki adamı takip eden sapık hayranı zannedecek beni” diye düşünürken
tahminimce Erman da “Ulan bu beni takip eden sapık bir hayran mı?” diye
düşünüyordu. Birbirinden kaçmaya çalışan aşıklar gibiydik. Paparrizelere
yakalanmamak için barlara ayrı girip ayrı çıkıyorduk.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://img2.mynet.com/spr/article//2014/02/05/erman-toroglu-640.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://img2.mynet.com/spr/article//2014/02/05/erman-toroglu-640.jpg" height="180" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Gene mi sen?!"</td></tr>
</tbody></table>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sürekli karşılaşmalarımız ne anlama geliyordu? Her
hikayede ana karakterin tanıştığı ve ona yol gösteren bir yaşlı bilge olurdu.
Bu yaşlı bilge genç kahramanımıza yol gösterir, onun yoldaşı, öğretmeni ve
güvenebileceği bir sığınak olurdu. Benim hamim, benim kollayıcım Erman Toroğlu
mu olacaktı? Neden? Neden Erman Toroğlu? İster istemez aklıma onun hırıltılı
sesiyle “Kadınlar futbola benzer evlat, bazen 22 adam peşinden koşar ama kimse
gol atamaz.” Şeklinde tavsiyeler verişi gözümde canlanıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Her karşılaşmamızda illaki ondan imza isteyen, onunla fotoğraf
çekinmek isteyen birileri oluyordu. Ve ben kaçınılmaz sonumun orada yattığını
biliyordum. Erman Toroğlu’yla tanışmak zorundaydım. Hatta ondan fotoğraf imza
falan istersem bu işi kökünden halledebileceğimi hissedebiliyordum. Kurtuluşum
orada yatıyordu. Bu kararı verdikten sonra en zor kısma geldim. Beklemek. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aradan uzunca bir süre geçti. Her şey çok güzel gidiyordu ve
Erman Toroğlu olayını tamamen unutmuştum. Artık bitti sanırım diye düşünme
gafletine düşmüştüm. Ta ki o mel’un güne kadar...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Her zamanki gibi oturduğum bara kabus gibi çöktü Erman.
Hazırlıksız yakalanmıştım ama korkup kaçacak değildim. Kısa ve sert bir tonda “Bir
fotoğraf çekinelim mi?” dedim. O da bu kabusun bitmesini istiyordu anlaşılan. “Tamam.”
Fotoğrafı görmeliydiniz. Hem rahatsız hem de huzurluyduk. Daha sonra barda
oturan eski sevgilimi gördüm. İncecik kıvrılan tebessümü “Hani nerede o entel
adam?” der gibiydi. Öyle ya, uzun ve yorucu bir çarpışmadan çıkmış bir savaşçı
gibiydim. Kitaplardan öğrendiğim gibi omuz silkmekle yetindim. <o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-77879127715385687132014-02-03T09:03:00.002-08:002014-02-03T09:18:59.511-08:00Moral Bozukluğu ve 31<div class="MsoNormal">
Bugün akıllı telefonumu kurcalarken başıma çok acayip bir
şey geldi sevgili okur. Abim madden zengin ve abiliği pahalı oyuncak almak
zanneden biri olduğu için bana az kullanılmış bir iphone 5 hediye etti. Ben de
yaklaşık 5 senedir uzaktan izlediğim bu akıllı telefonlardan biriyle başbaşa
kalmış bulundum. Başlarda fazla konuşmadık, merhaba merhabalaştık sadece. O biri
aramışsa söylüyordu, ben de kısa bir teşekkür edasında onu hemen cebime
koyuyordum. Henüz bu telefonu masaya koyma kültürünü bile edinmemiştim. Eski
tuşlu telefonumdan gizliden gizliye utanıyor muydum neydim?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Eski telefonum aptaldı belki evet, ama mutluyduk beraber. İhtiyaçları
çok azdı (haftada bir şarj ediyordum) ve hayvanlar gibi sevişiyorduk (tuşlu
telefonla mesaj yazmanın çile olduğunu söyleyen, kadim güçler tarafından
gönderilmiş kitapları okuyan, okurlarımız bilir. Teknolojinin orta çağı diye
geçen, 160 karakter başına 2 kontör cezalandırılan bu nesil, teknolojiyi övmeyi
kendisine bir borç bilir). Bu yeni telefon ise sanki victoria’s secret
mankeniymişçesine izlenilmeyi arzu ediyor, ufak okşayışlarla ruhu şaad olsun
istiyordu. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kadim dostlarımdan birine başvurdum. Kendisi yaklaşık 4
senedir bu ve benzeri telefonlarla çıkmış, ayrılmış veya onları kırmıştır. Bu serüven
dolu geçmişinden edindiği tecrübelerle, telefonumla aramdaki soğukluğu aşmada bana
yardımcı olması için kendisini ikna ettim. Bana bir takım çok güzel aplikasyonlar
yükletti. Tinder adındaki bir tanesi: yakınınızda bulunan ve tanımadığınız
kadınları anonim olarak beğenmenizi sağlıyor, onlar da sizi beğenirse aranızda
bir chat başlatıyor. Get down adındaki bir ötekisiyse: facebook’tan
tanıdığınız, buluşmak ve sevişmek istediğiniz insanları yine anonim olarak
belirtmenizi sağlıyor ve yine karşılık alırsanız ikinize birden “hadi sevişin”
diye mesaj atıyor. Devletin “3 çocuk” adındaki bir uygulamasını ise pas geçtik.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İnsan arada bir canı sıkıldıkça bakıyor ve insanın sanki bir
top model defilesinde jüriymişçesine seçicileşmesine neden oluyor. Sanki seçtikleri
kadınlar tarih boyunca “dünyanın en güzel genleri” olarak anılacak. Böyle bir
ciddiyete bürünmek içinse insan ister istemez o kadını ne kadar arzuladığını
ölçerek bu işe giriyor. Zamanlamanın manidar olduğu bir şekilde, erkeklik
organımı (yerini düzeltmek gibi masumane bir niyetle) okşarken pek de bilinçli
olmadan bir yandan bu uygulamalara bir göz atıyorum. Arzularımı ölçmeye yarayan
organımın ufak ufak kanlandığına şahit olmak beni şaşırtıyor. Bu güzellik
yarışması jürisi işimi daha bir ciddiyetle yapmaya başlıyorum. Daha şiddetli
bir şekilde arzularımı ölçmek için hızla masturbasyonun kapılarını aralıyorum.
Çiftleşme arzusuyla yanıp tutuşan hormonlarım işini doğru düzgün yaparken bir
anda korkuyla sarsılıyorum (!). Ya bir yerde gizli kamera varsa? Gerçekten varsa ve
karanlık güçler tarafından bana şantaj yapılacaksa bu konuda, tez elden
yapsınlar. Yıllar sonra ben unutmuşken değil, bu utancı hala taşıyorken
yapsınlar. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Efendim iki saniye düşünün, bu pozisyonda sizi izliyor
dünya. Bana “sen de ne hayvamışsın arkadaş” demeyi bitirdiyseniz, samimi bir
şekilde bu pozisyonda düşünün kendinizi. İçinizde barındırdığınız bu hayvanla
ne kadar barışık olduğunuzla ters orantılı olarak utanacaksınız. Ama inanın ben
bu durumdan utanmayacak insan evladı bilmiyorum. Cinselliğimizi özgürce
yaşayamamıza sebep olanlara lanet olsun.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbcS_Fo4qfjXhUXPL4SI1Wv7bJLHdExB7sX_aozwMdSTT5VktTatUDgy9odj5vkuCjyxkTD9iDlRPU3je5_8ZaNdjkqQwbs9lLZGYr56Mztj6r2aLQkWT4bsPJLzN4A_TbyJxD0dX1thI/s1600/k%C3%BCc%C3%BCks%C4%B1k%C4%B1ld%C4%B1galiba.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbcS_Fo4qfjXhUXPL4SI1Wv7bJLHdExB7sX_aozwMdSTT5VktTatUDgy9odj5vkuCjyxkTD9iDlRPU3je5_8ZaNdjkqQwbs9lLZGYr56Mztj6r2aLQkWT4bsPJLzN4A_TbyJxD0dX1thI/s1600/k%C3%BCc%C3%BCks%C4%B1k%C4%B1ld%C4%B1galiba.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-13795068217143638162014-01-25T12:05:00.002-08:002014-01-25T12:05:46.523-08:00Toledo Maymunu<div class="MsoNormal">
İspanya’da bir başka efsanin daha peşinden koştum.
Söylentiler doğruysa şimdiki maymunlardan biri insan olmuş ve bunu eski bir
kent olan Toledo’nun eteklerinde küçük bir mahzende esir tutuyorlarmış.
Dünyanın bağnazlıkla yönetilmesini kötü kalplerinin derinliklerinden isteyen
dış mihraklar bu işin üzerinde olmalıydı, he, bir de kadim güçler. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Toledo inanılmaz turistik, küçük bir kasaba. Her gün
binlerce dış mihrak şehri ziyaret edip milyonlarca kopyası olmasına rağmen bu
şehrin fotoğraflarını çekmeye devam ediyor. Evrim ve din çatışmasına son
getirecek böylesine önemli bir gelişmeyi korumak için seçilecek bir yere
benzemiyor açıkçası. Ben de biraz şehri gezindikten, yerel yemeklerden ve
şaraptan tattıktan sonra dünyayı değiştirecek araştırmama devam edebilirim diye
düşünüyorum. Geyik etinden şahane bir yahni yedikten sonra keyifle biraz
kitabımı okuyorum. Yemeğimi yedikten sonra söz konusu mahzene doğru
yollanıyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şehrin arkasında yeşil bir yol dizayn edilmiş, turistlerden
uzak doğayla iç içe ve sadece benimki gibi detaylı bir haritaya ve kartal gibi
keskin gözlere sahip insanlar bu gizli mahzenin yerini bulabilir. Mahzenin
kapısında “Dur yabancı! Buraya gelmek için türlü çileler atlattığının
farkındayız. (Yok artık!) Son bir sınav daha kaldı. İçeride aradığın ganimeti
korumakla görevli iki kişi ve önlerinde durdukları iki kapı var. Bir kapı seni
ölüme götürecek tehlikelerle dolu, ötekiyse seni aradığın şeye götürecek
yollarla. Biri sürekli yalan söyleyen, diğeri sürekli doğru söyleyen iki
kardeşe doğru kapıyı anlamak için sorabilecek sadece bir sorun var. Hadi
rasgele” yazıyor. Bu çok eski bir mantık sorusu ve sanırım cevabı biliyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İçeri girdiğimde tam da kağıtta yazıldığı gibi bir
manzarayla karşılaşıyorum. “N’aber?” diyorum ikisine birden. Şaşkınlıkla
bakıyorlar. Hangisine sorduğumu anlamadılar ve bu sayede bir tane soru hakkımı
harcamamış oldum. “Memleket neresi?” diye sordum bir tanesine. Yine anlamaz
anlamaz baktı suratıma, sanırım Türkçe bilmiyorlar. Oysaki stv’den öğrendiğimiz
kadarıyla dış mihraklar nereden geldiği belli olmayan bir aksanla da olsa
Türkçe biliyor olmalıydı. Hemen seyahat defterime not aldım bunu. Şimdi
İngilizce sorsam, onu da çok bilmiyor bu İspanyollar. Neyse, yanaştım bir
tanesine “Lan, maymun nerede?” diye sordum. “Ebenin amında” diye cevap verdi.
Heeh, hem yalancı hem küfürbaz olanını bulmuştum. “Lan oğlum hangi kapıda demek
istiyorum” dedim. “Yenikapıda. Oldu mu?” diye bir de dalga geçti pezevenk.
Yalan söylemenin sınırı yok zannediyorsun demek he. Dur şununla biraz
eğleneyim. “Seni benden başka siken oldu mu?” diye sordum. Apışıp kaldı keriz. “Kardeşim
kapıyla ilgili soru soracaksan sor, uğraştırma bizi.” Diye atarlandı. Sorduk da
insani cevap mı aldık kardeşim? Aynısını bir de doğrucuya sordum “Bu soruya
cevap vermek istemiyorum” dedi. Bu da cevap bulamadı ama akıllı çocukmuş bak. “Kardeşine
onu benden başkasının sikip sikmediğini sorsam ne cevap verir?” diye sordum
doğrucuya. “Gerçekten bilmiyorum” diye cevap verdi. “Ulan az önce verdiği
cevabı duymadın mı?” diye sordum. “Duydum” diye cevap verdi. “Ee?” dedim. “Ne
ee?” diye cevap verdi. Bu adam doğrucu olduğu kadar gerizekalıydı. Tamam
dürüstlük önemli bir erdem ama aptal insanlarla vakit kaybedemem. Yalancıyla
ortak bir dili konuştuğumuzdan eminim. Onun yanına gidiyorum. “Baboli, al şu
yüzlüğü... Nasıl yüzün güldü Allahsız seni, hehe. Şimdi bana maymunun nerede
olmadığını söyle, buna söyleyebileceğin tek yalan var, o da doğru olan. Heh,
heh.” Diye kendi zekamı takdir ediyorum. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.sonhaberler.com/d/news/297683.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://www.sonhaberler.com/d/news/297683.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<br />
<div class="MsoNormal">
“Yalan söylemeyi çok küçümsemişssin dostum. Sorduğun soruyu
duyamadım ve soru hakkın doldu, hadi ikile bakali” diye beni ters köşeye
yatırdı namıssız. Böylece bir sırrın perdesini daha aralayamamış oldum.<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-58345451086366082812014-01-22T15:28:00.002-08:002014-01-22T15:30:01.028-08:00DSSÇA<div class="MsoNormal">
Merhabalar. İspanya’ya tatile gittiğim için uzun zamandır
burayla ilgilenemedim ama seyahatim sırasında karşılaştığım ilginç şeyleri
sürekli defterime not aldım. Size bu yazımda bir İspanyol mitinden bahsetmek
istiyorum. Evet evet, doğru tahmin ettiniz, 72 milletin dilinden düşmeyen,
kadim güçler tarafından bile cevabı bulunamayan bir hayaletin takibindeydim.
Dışarı sadece sıçmaya çıkan adam. Yaygınca bilinen adı “The hombre who goes
seulement to scheiße.” Tüm avrupaya nam salmış bu azılı kahramanımızın izini
sürmek için çektiğim çilelerin sadece bir kısmından bahsedeceğim. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Öncelikli adımım dışarı sadece sıçmaya çıkan adamın
psikolojisini anlamak. Bir insan neden dışarı sadece sıçmaya çıkar? Evinde tualet
olmadığı için mi? Yoksa bu öylesine kendini beğenmiş bir insan ki bokunu diğer insanların
ciğerlerine çekmesini gerekli mi görüyor? Öyleyse neden bir ninja kıvamında
kimse tarafından duyulmuyor? “İşte bu benim bokum” diye böbürlenmesi gerekmez
mi? Bu adamın sadece kokusunu duyabiliyorsunuz. Bir kere kokuyu aldığınız zaman
adamın işini bitirdiğini ve çekip gittiğini anlıyorsunuz. İspanya’da kaç tane
dükkan sırf bu adam yüzünden restorasyona girmek zorunda kaldı. Starbucks’lar
artık tuvalet şifrelerini müşterileriyle paylaşmamaya başladı. Zaten çizgiyi
burada aştı DSSÇA. Benim starbaksa başka bir niyetle girdiğim görülmemiştir. Bu
işin sonunu bırakmayacağım.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://galeri4.uludagsozluk.com/120/icerik-ve-uslup-olarak-entry-sicmak_185717_m.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://galeri4.uludagsozluk.com/120/icerik-ve-uslup-olarak-entry-sicmak_185717_m.jpg" height="261" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bana '20 sene sonra doğsaydın sıçmaya bilgisayarla gidecektin' deseler<br />
'Bilgisayar ne ya?' derdim</td></tr>
</tbody></table>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kilit birtakım insanlara rüşvet vererek DSSÇA’nın eski bir
arkadaşını buluyorum. Başlıyor anlatmaya.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 0px;">
<span style="text-indent: -18pt;">- Sayısız farklı isim kullandığını duydum... Bilemiyorum...
Tanışık olduğumuz dönem Saul ismini kullanıyordu...</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 0px;">
<span style="text-indent: -18pt;">- O zamanlar da dışarı sadece sıçmaya mı
çıkıyordu?</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 0px;">
<span style="text-indent: -18pt;">- Bilmiyorum whatsapp’tan konuşuyorduk sadece...
Çok yalnız olduğum bir dönem rasgele bir numaraya mesaj atmıştım. Bana DSSÇA
olduğunu söyledi.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 0px;">
<span style="text-indent: -18pt;">- Whatsapp mı? Sene 2012 mi abi? Whatsapp mı
kaldı? Şimdi herkes viber’da.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 0px;">
<span style="text-indent: -18pt;">- Sene 2012’den bahsediyorum abi zaten</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 0px;">
<span style="text-indent: -18pt;">- Hea. Ok o zaman. Peki nasıl inandın bu adamın
DSSÇA olduğuna?</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 0px;">
<span style="text-indent: -18pt;">- Bana sıçacağı yerleri önceden söylüyordu. Bir
sonraki gün gazetede aynı sıçılmış yerleri görünce şok oluyordum.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 0px;">
<span style="text-indent: -18pt;">- Sonra ne oldu?</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 0px;">
<span style="text-indent: -18pt;">- Sonra görüşmeyi bıraktık. Bir rivayete göre DSSÇA’nın
hemen arkasından sıçmaya gidersen onunla telepatik bir ilişki
kurabiliyormuşsun.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 0px;">
<span style="text-indent: -18pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
İşte bu yeni bilgi çok şaşırtıcıydı. Artık elimde bir ipucu
vardı ve bu işin peşini bırakmamaya kararlıydım. DSSÇA haberlerini takip
ediyordum sadece. Eğer öyle bir haber görürsem apar topar dışarı çıkıp onun
gittiği tualete gidiyordum. İlk birkaç denememde inanılmaz zorlandım. DSSÇA’nın
burunlara durgunluk veren bir tarafı vardı. İspanya’da kime söylerseniz,
tırsmasının sebebini şimdi daha iyi anlıyorum. Sonuçta insanlar burunlarının
kokuyla dolmasındansa gözlerinin korkuyla dolmasını tercih ediyorlardı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Günler günleri, haftalar haftaları kovaladı. Defalarca onun
peşinden sıçmama rağmen o meşum aydınlanmayı henüz yaşayamamıştım. Bir elim
haber sitelerinde, her gün heyecanla yeni vukuatını bekler olmuştum. Saymayı
unuttuğum sıçmalardan sonra bir gün inanılmaz bir şey oldu. Klozete oturmuş
gazetemi okurken bir ses duydum. “Merhaba yabancı. Kim olduğumu çoktan
biliyorsun. Hani Batman’in ikinci filmi vardı ya. Baya efsane değil miydi? Neyse...
Orda Harvey Dent’in lafını hatırla lütfen. ‘You either die a hero or you live
long enough to see yourself become the villain.’”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Lanet olası piç kurusu beni kıskıvrak yakalamıştı. Bu adamı
yakalayacağım diye günlerdir dışarı sadece sıçmaya çıkıyordum. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Lanet üzerime kalmıştı...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Not: İspanya halkından, verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür
diliyorum.<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-23971367189435863912014-01-08T16:07:00.001-08:002014-01-08T16:07:35.338-08:00Kim Milyoner Olmak İster?<div class="MsoNormal">
Geçenlerde “Kim Milyoner Olmak İster?” mülakatına gittim.
Milyoner olmak istediğimden emin olmadığım için, mülakatına gireyim dedim.
Kabul edilirsem milyoner olmak istiyorum demektir, diye düşündüm. Mülakat kimin
daha çok milyoner olmak istediğini belirleyebiliyor sanmıştım. Evet evet,
yanlış duymadınız, sanmıştım. Her hafta resmi bir belgeyi gazetelere yollayıp
kimlerin milyoner olmak istediğini açıklasalar, ismine daha çok yakışır diye
düşündüm. Öyle bir şey söz konusu bile değildi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Mülakata çeşit çeşit insan gelmişti gerçekten. Herkes
milyonu istiyor gibi duruyordu, bu konuda bir sıkıntı yok. İnsanlar Trabzon,
Ankara gibi çok uzak memleketlerden geliyorlardı. Milyonu almak için yol
masrafından kaçınmamışlardı. Hem de sadece mülakata. O kadar çok istiyorlardı
yani milyonu. Bir tanesi de çıkıp demedi “Ben milyona değil, Kenan Işık’a
geldim” diye. Zaten onun için “Kim Kenan
Işık’la Tanışmak İster?” diye ayrı bir yarışma yapmaları gerekiyordu. Böyle bir
talep oluşmuş durumda olabilir. Youtube’a bakarsanız sürekli; Kenan Işık’ı
hayran bırakan yarışmacı, Kenan Işık ‘Dünyanın açık ara belki de en iyi
yarışmacısı’ dedi, Kenan bu yarışmacıyı az kalsın dövecekti, K.Işık
yarışmacının babası çıktı vs. şeklinde zibilyon tane başlık görebilirsiniz. Şimdi
düşündüm de hem milyonun var, hem de yarışmaya geliyorsun. Sence sen nasıl bir
insansın? Kötü diyemiyorum direk. Neyse... (Özel jetiyle stüdyoya gelen
yarışmacı Kenan’ı şaşırttı. Evet evet, Kenan’ı şaşırsın diye çalıştırıyoruz.
Bütün şaşırma, hayran kalma, sinirlenme işleri ona ait. Hatta ona bazen aramızda “Keno”
diyoruz. Gene şaşırıyor. Size sadece milyonu istemek kalıyor.) <br />
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://ilgiliforum.com/resim/2013/12/05/90110_acun_ilicali_kimdir_hayati_10.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://ilgiliforum.com/resim/2013/12/05/90110_acun_ilicali_kimdir_hayati_10.jpg" height="240" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Bir milyonu nasıl yetireceksin ya?"</td></tr>
</tbody></table>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yalnız stüdyonun bekleme salonunda aynı zamanda Esra Erol’un
evlenme programına gelenler de vardı. Bunlar da milyonu istiyor gibi duruyordu
ama izdivaçı daha çok istiyorlardı anlaşılan. Önceliklerini bilen insanlara her
zaman saygım vardır. Gerçi şunu strateji olarak belirlemeyen insanlar da yok
değildi “Milyonu alırım, iki adım öteye, izdivaça girerim. ‘Ben malın önde
gideniyim ama milyonum var’ derim. Her şey çok şahane olur.” Oldu canım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Milyonere gelenlerle izdivaça gelenler arasında belirgin bir
kutuplaşma oldu. Bilgi yarışmasına gelmiş insanlar olarak biz daha elittik. O
kadar bilgiliyiz ki, ne kadar olduğunu bilemiyoruz ve yarışmaya ihtiyaç
duyuyoruz. O kadar olur noktası yani. Hem evlenmek de neymiş? Bilgisiz misin
kuzum? Bir milyoncular “Şu cahillere bak. Bak bak, mallara bak. Bir milyoner
olmak bile isteyemiyorlar. Sen anca evlen. Mal seni” şeklinde üstten bakan bir
tavra büründüler. Bürünmek. Ulan sen düpedüz bir milyoncusun, havan kime? <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Salonun bir köşesinde dünyalar güzeli bir kız kesiliyor
gözüme (Kenan Işık hayran kaldı). Bilgisini bile yarıştırmaktan aciz bu
insanlar dikkat algılarımı kurcalamış olmalı ki bu güzel kızı farketmemişim. Ukala
gülümsememi takınarak kızın yanına doğru kaykılıyorum. “Bizi niye bu insanlarla
aynı bekleme salonunda bekletiyorlar ki? Tsh. Resmen milyon isteğim
lekeleniyor, bilgilerim değersizleşiyor bu insanların yanında. Sen ne
düşünüyorsun?” diye soruyorum. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
“Ben izdivaçta talip arıyorum” diyor. (Kenan?)<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-2737295061481498502013-12-30T17:55:00.001-08:002013-12-30T17:58:27.036-08:00Figüran<div class="MsoNormal">
Dizi piyasasının sessiz kahramanlarıyla, figüranlarla, iki
set arası sigara molasındayız. Figürlerden biri “Anlatılanları anlamıyor rolünü
nasıl yaptım ama?” diye sordu. “İnsanın kendini oynaması gerçekten çok zor”
dedim çocuğa. Apışıp kaldı. Beni haklı çıkardı yani. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Figüranlığın sonu yok. Gerçek hayatta yapmayacağın işleri
yaptırıyorlar sana. Normalde bir işçinin yevmiyesi 50 lira. Koy bir kamera,
“Kardeşim sen bugün işçiyi oynayacaksın, rol icabı şuraları vidala” de, 30
liraya aynı işi yaptırabiliyorsun. Şaka gibi ama gerçek. Ucuz işçiden daha
ucuz. Bir çok insan da bunu yapmaya meyilli, çünkü gün gelecek ve ‘biri onları
keşfedecek.’ Kameraya daha yakın durursa ünlülüğe bir adım daha yaklaşacağını
zanneden insanlarla dolu ortalık. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ben mi? Ben işin eğlencesindeyim. Bir bar sahnesi çekimi
olur, kızlarla tanışırım, olaylar gelişir. Bunun peşindeyim. Gerçek bara
gittiğimde kızlarla tanışamıyorum çünkü. Ama insanın her istediği olmuyor bu
hayatta. Şansıma Osmanlı dizisi denk geldi. Full erkek. Bir haremağası rolü
verselerdi bari. Ola ola yeniçeri olduk. Durup dururken askere gitmiş oldum
yani. Ya bari yönetmen kadın olsaydı. Libidom sayesinde kendimi gösterirdim
belki. Ünlülük hayalleri beni de sarıyor. Yolda insanlar durduracak “Aaa bu
Muhteşem Yüzyıl’ın 120.bölümünün 52. dakikasının 17.saniyesinde görünen
yeniçeri değil mi? Merhaba, çok güzel koşmuştunuz o bölüm. Sanatçı olmak nasıl
bir his?” Bu tarz sorular soracaklar bana. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p> <table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://www.urfahaber24.com/images/haberler/21-08-2011-muhtesem-yuzyilin-bazi-sahnelerini-edirnede-cekiliyor.-dizinin-cekimlerinde-gorev-yapmak-uzere-figuran-araniyor.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="243" src="http://www.urfahaber24.com/images/haberler/21-08-2011-muhtesem-yuzyilin-bazi-sahnelerini-edirnede-cekiliyor.-dizinin-cekimlerinde-gorev-yapmak-uzere-figuran-araniyor.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Kim bu muhteşem figüran? Hemen odama yollayın!"</td></tr>
</tbody></table>
</o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Derken Kenan İmirzalıoğlu’yla kaynaşmaya çalışan set
çaycısına takılıyor gözlerim. “Abi ne güzel bağırdın be adama, keh keh” diyor.
Adamın senaryo gereği yaptığı kabadayılığı övüyor. Defalarca aynı sahneyi
çekmeye çalışıyoruz. Bunun bir rol olduğunu anlayacak süresi boldu aslında. Ben
Kenanımın yerinde olsam (samimiyete gel) basardım tokadı “Rol yapıyorum lan!
‘Heeyt’ diye bağır yazıyor senaryoda. Ya ne yapacağıdım” diye bağırırdım. Gerçi
bu yalaka çaycı yine de överdi “Abi gene güzel bağırdın” diyerekten. Figüranlık
da yapıyor çaycı, ama yine çaycıyı oynuyor. Ünlülük onu bozmuyor yani. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sigaramı karizma bir şekilde fırlatarak bunların yanına
gidiyorum. Çaycıyı safdışı bırakarak Kenan’ın koluna giriyorum. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->-<span style="font-size: 7pt;"> </span>Seni çok darlıyorlar be haceliz... Al yak bir
tane. Diye pakedi uzatıyorum. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->-<span style="font-size: 7pt;"> </span>Yok ben kullanmıyorum sağol.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->-<span style="font-size: 7pt;"> </span>Ya bu senin sevdiğinden. Komikli sigara,
dalga, gogo, cey<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->-<span style="font-size: 7pt;"> </span>Ne?!?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->-<span style="font-size: 7pt;"> </span>Yav CD işte. Sen öyle demişsin polis raporlarına
göre. “Abi CD getir” gibisinden. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->-<span style="font-size: 7pt;"> </span>Vallaha mı? Fişekle bakali.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]-->-<span style="font-size: 7pt;"> </span>Ulan iki saniyede jargonun değişti ha. Ne
adamsın... Şşt, tamam çok körükledin<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Böyle böyle placebo etkisiyle kafaladım Kenan’ı. Ben buna
bir dayı taklidi yaptım “Yeğeeeeen” diyerekten. Adam resmen gülme krizine
girdi. “Yapma oğlum, sahnem var” falan demeye başladı artık. Resmen benim
insafıma kaldı herif. Daha Stv’de oynamış mı onu soracaktım. Ama “Tamam lan,
hadi git oyna sahneni” diyerek sırtına vurdum. Oğlumu gerdeğe yolluyormuşum
gibi hissettim. Set çaycısının yanına gittim. “Ver bir çay” diye nispet yaptım
emir verme tonunda. Hasetten çatladı resmen. Tabii lan, çayla oyuncu mu
kandırılır?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
</div>
<div class="MsoNormal">
Sonra Kenan’dan çatlak bir ses geldi “Heeeeeeytehehhehheh.” <o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-25188565862157129982013-12-23T15:03:00.002-08:002014-07-11T10:49:24.840-07:00Martı<div class="MsoNormal">
Bugün feribottaydım. Boş zamanlarımda feribota binmeyi
severim. Ağabeyimle favori oyunumuzu oynuyorduk. Oyunun adı “bir şeyleri kadına
benzetme” idi. Mesela ben “otobüs kadına benzer, aniden kalkınca bir yerlerine
tutunmak istersin” diyorum. O da “küçük çay bardağı kadına benzer, öyle bir
tınısı var” şeklinde cevap veriyor. Bazen tam tersi olan “kadınları bir şeye
benzetme” adındaki oyunu oynuyoruz. Mesela “kadınlar buluta benzer, iki tanesi bir
araya gelince fırtınalar kopar” diyorum. O da “kadınlar basketbola benzer,
çünkü ikisini de çok seviyorum” şeklinde cevap veriyor. Gördüğünüz gibi abim
tam bir embesil. Hiç güzel oynayamıyor oyunu. Hem bu yüzden hem de kadını daha
fazla metalaştırmamak adına oyunu bırakıyoruz. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Martıları simite alıştıran güzide halkımızın bir bireyini iş
üzerinde yakalıyoruz. Martı doyurmanın neden keyif verdiğini tekrar
anlamıyorum. Adama bakıyorum, keyif alıyor evet. Martılara bakıyorum bir skim
anlamıyorum. Bir değişiklik, bir haz gelsin mevzuya diye adama gidip diyorum ki
“Abi elden yedirsene hayvanları.” Yüzüme şaşırarak bakıyor “ısırırlar,
korkarım” diyor. Ben adama arkadan yaklaşıyorum. Elimi elinin üstüne koyuyorum
“korkacak bir şey yok” diye kulağına fısıldıyorum. Korkacak bir şey olmadığını
gösteriyorum ve ilk martı gelip simidi elinden alıyor. Ne kadar mutlu olduğunu
görmeliydiniz.<o:p></o:p><br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQIuS97kNkvL-WZpDBZIMJ8tsgbONwXIYrbETjgQ1Rn10uq6reg5VMK7lOlsNwpiq_jRF_lO5avywjZa7FnD25sqBbzMximTHHmjsoy3IhMXp5YCCViV0wiABns37tJJiBr8hnzBYiI2nI/s1600/mart%C4%B1+simit.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQIuS97kNkvL-WZpDBZIMJ8tsgbONwXIYrbETjgQ1Rn10uq6reg5VMK7lOlsNwpiq_jRF_lO5avywjZa7FnD25sqBbzMximTHHmjsoy3IhMXp5YCCViV0wiABns37tJJiBr8hnzBYiI2nI/s1600/mart%C4%B1+simit.JPG" height="239" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td class="tr-caption" style="font-size: 13px;">"Abi fazla vaktim yok. Şunu alıp kaçıcam yüksek müsadenle"</td></tr>
</tbody></table>
</td></tr>
</tbody></table>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu yakın seanstan sonra biz feribotun kantinine gidiyoruz.
Çaylarımızı yudumlarken “hangisi hangi
ülke?” tartışma panelimizle kantine bir renk getirmek istiyoruz. Bu oyun
çevremizdeki insanlara bakarak hangi ülkeye benzediklerini bulmak. Lakin
kantindeki insanların hepsi Türkiye resmen. Hani çok garip davranan birini
bulsak Japonya diyeceğiz. Ne bileyim, uzun saçlı metalci birini bulsak İsveç
diyeceğiz. En olmadı bir zenci olsa, bildiğimiz bir Afrika ülkesini söyleyip
eğleneceğiz. O da yok. Ucuz eğlencemize mani olmak isteyen dış mihraklar garip
insanların bota girişini engellemiş olmalı. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bize eğlence haram galiba diye düşünüyoruz. Kantinden tekrar
güverteye çıkıyoruz. Güvertede akıl almaz bir martı yoğunluğu var. Geminin
kenarında değil, resmen başımızın üstünde uçuyorlar. Baktığımızda yaşlı teyze
ve amcalarıyla, fotoğraf çektiren gençleriyle, sağdan soldan herkesin,
martıları elden beslediğine şahit oluyoruz. Olanları farkettiğimde gözlerim
yaşlarla doluyor. Bir trend başlattım resmen. Kemik gözlüğü dünya üzerinde ilk
takan insanın neler hissettiğini anlar gibi oluyorum ufaktan. Ama gerçek bir
hipster’ın yapması gerektiği gibi hemen “martıyı elden besleme” modasından
soğuyorum. “Ya bu da çok mainstream oldu” diyorum abime. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Martıyı elden beslemeyi öğrettiğim adamı arıyor gözlerim.
Niyetim yakasına yapışıp “senin için hiç mi özel değildi yaşadıklarımız? Orospu
gibi herkese göstermişsin. Şimdi keyif aldığım bir hareketi senin yüzünden
yapamayacağım. Mainstream oldu diye yapamayacağım” diye haykırmak istiyorum.
Adamı bulamıyor gözlerim. Her taraf martı dolu. Bari sinirimi martılardan
çıkarayım diyorum ve bağırarak güvertede koşturuyorum “HAAAYYIIIIRR!” <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hayvanlar benden kaçarak etrafa dağılıyorlar. Ama çok
korktuklarından mıdır nedir, havalandıkları gibi patır patır güverteye sıçarak
uçuşuyorlar. Tüm martıyı elden besleyenler kuşların gazabına uğruyor (bir de
abim). Benden kaçtıkları için kuşlar, ben etkilenmiyorum bir tek. Resmen
Zeus’un tanrıcılık oynayan kullarını cezalandırmasına benzetiyorum sahneyi.
Mizanseni tamamlamak için parmağımı tehditkar bir şekilde savurarak “Elden
martı beslemek sadece benim işim, bunu bir kenara yazın!” diyorum. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Bu da böyle bir anımdır...<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-37404916453727221422013-12-19T09:26:00.001-08:002013-12-19T09:31:21.138-08:00Dans"İlgi çekmeye çalışıyor" dedi balıkçı kendi kendine. Ona hak verdiler. "O zaman ilgi göstermeyelim" dedi turşucu kendi kendine. Gerçekten de bir süre boyunca dans eden kadınla ilgilenmediler. Herkes meşguldü zaten. Yolu buradan geçenler çoktu. Yolu buradan geçenlerden para kazananlar da çoktu. Bu kadınla ilgilenecek vakit yoktu.<br />
<br />
Bir süre ilgilenmediler. Ama kadın hala dans ediyordu. Kimse ilgilenmemesine rağmen niye hala dans ediyordu bu lanet kadın? Giderek daha çok insan, kadının dans etmesini fark ediyordu. "İlgi çekmeye çalışıyor" dedi baharatçı, balıkçıyı tekrar ettiğini bilmeyerek. Doğru tespitleriyle nam salmıştı zaten kendisi. Yoldan geçenler dönüp bakmaya başladılar kadına doğru. "Meczup herhalde" dedi emekli öğretmen. "Cık cık cık, zamane gençliği" dedi bayramı kutlanmamış bir dayı. "Lanet olası gavurlar" dedi gizlice amerikan filmleri izleyen bir din adamı.<br />
<br />
İlk defa bir grup genç bu konuda fikir alışverişinde bulundu "Bak lan tipe bak, mal galiba." Gençler durup kadını izlemeye başladılar, bir yandan gülüşüyorlardı "Nihoha, mala bak nasıl da dans ediyor, hoho" şeklinde. Ama gülmeleri ufak ufak azaldı. Bu tip mal değildi galiba? Güzel dans ediyordu çünkü. Hormondan oluşan bir (er)genç kadını çekici bulmaya başlamıştı bile. Peki mal değilse bu kadın neden dans ediyordu?<br />
<br />
"İlgi çektin işte, amacın ne?" şeklinde düşündü, kadının ilgi çekmeye çalıştığını düşünenlerin temsilcisi, mendilci. "Meczupa da benzemiyor. Kıyafetleri güzel" dedi, bir diğer düşüncenin temsilcisi olan, bir diğeri. Temsilciler, giderek kadın hakkında düşünülenlerin yanlış olduğuna kanaat getirdiler. Kimse mi doğruyu düşünmemişti? Bu kadın deli olabilir miydi? Kadın birazdan para isterse herkes rahatlayacaktı. Kalabalık giderek büyüyordu. Telefonlular ırkı da oradaydı. Aslan Kral'ı kaldırır gibi kaldırmışlardı telefonlarını. Orada olmayanlar için tarihi kaydediyorlardı. Orada olanlar içinse görüntüyü bozuyorlardı. Ne kadar da ince düşünceler. Bu kalabalığın tek ortak özelliği, bulundukları yere Eminönü demeleriydi.<br />
<br />
Nihayet küçük bir çocuk kadının neden dans ettiğiyle ilgilenmeden onu direk sevdi. "What a lovely woman!" diye düşündü.<br />
<br />
Çocuk turist çıktı lan... Bir saniye türkçe bilen bir çocuk bulayım.<br />
<br />
...<br />
<br />
"Ehehe, dans" dedi çocuğun biri. Çocuk kadınla beraber dans etmeye başladı. Ya da kadın çocukla beraber dans etmeye başladı. Kimse neden bu kadar uyumlu olduklarını anlamamıştı. Bu kadının büyüleyici dans etmesinden mi, yoksa çocuğun dans yeteneğinden mi bilinmez ama çok uyumlu dans ediyorlardı.<br />
<br />
Her neyse, kalabalık rahatladı. Kadın hakkında iyi şeyler düşünmeye başladılar. "Performans sanatçısı galiba" dedi birileri. "Bir şeyin reklamını yapıyorlar kesin" dedi gizli kamera arayan birisi. Gizli kameraya gerek mi kalmıştı canım? "Ne oluyor lan, bu ne kalabalık?" diyenler vardı. Meali "Birazdan o kalabalığa dahil olacağım." Kalabalık giderek büyüyordu. Kadın sadece çocukla değil, artık kalabalıkla da dans ediyordu. Kadın nereye doğru dans ederse etsin onunla beraber hareket ediyorlar. Çevresinde oluşturdukları çemberi koruyorlar. Bu güzel kadının kutsal alanına müdahele etmek istemiyorlardı. Arada bir kadınla dans eden cesur tipler oluyordu ama iki üç figürden sonra yerlerine dönüyorlardı. Kadının etekleri olmuştuk adeta.<br />
<br />
Tanrım ne kadar güzel bir gün. Bu kalabalığın içinde olduğum için çok mutluyum. Kafalardaki seslerin azaldığını hayal meyal hatırlıyorum. Ben de bunları farketmeyi bıraktım artık. Ben de sessizim. Herkesin düşünceleri sessiz, herkes mutlu. Tanrıya bu kadar yakın olmamıştık sanırım. Dans cemaati...<br />
<br />
...<br />
<br />
Tekrar çevremi farketmeye başladığımda tanrıya yakınlığın sebebinin belki de camide olmamız olduğunu düşünüyorum. Yeni Camii. Mutlu değiliz artık. Çember küçülmüş, kadına bağrışan tipler var. "Camide bunları yapmaya utanmıyor musun?" diyen adamlar. Kalabalık da öfkeli, oysa onlar da yeni uyandı. Artık güzel bir kadın değildi bu, çünkü değerlerimize hakaret etmişti. Evet evet, dış mihraklar yollamıştı kesin. Kesin değerlerimizle alay etmek isteyen güçlerin oyunuydu bu. Çünkü değerlerimiz değerliydi. Değerlerimiz bize cenneti tattıran bu kadından daha değerliydi. Bu şeytanın dölünü anında oracıkta katletmeliydik. Evet, evet.<br />
<br />
...<br />
<br />
Evet sevgili seyirciler. Bir güzel şeyin daha yobazlık ve bağnazlık yüzünden yok olmasının sonuna geldik. Ana haber bülteninden bu kadar. İyi akşamlar...<br />
<br />
Not: Din'i aşağılamak küçümsemek maksadıyla yazılmamıştır. Din'e en çok burun kıvıranlar, son 3 gündür ayyuka çıktığı gibi, paraya tapan yöneticilerdir.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-35757272402026702402013-12-15T12:39:00.000-08:002013-12-15T12:39:08.337-08:00Bir Bira<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Geçen gün bara gittim. </span>Eve doğru sakince gidiyordum
oysa ki. Bir anda “dur lan bira içeyim” gibi bir düşünce oluştu kafamda. Genelde
düşüncelerin nereden geldiğini takip edebiliyorum. Ama bu o kadar ani geldi ki,
çok mantıklı geldi. O kadar ani geldi yani. Neyse gittim bara aniden ben de. Çünkü
mantıklı olan oydu o anda. Ani gitmek. Çok ani geldi düşünce, çok özgüvenli
geldi. Ben de kendimden emin davranmak zorundaydım. İçimde bir ses “Niye lan?”
derse diğer kararlı ses “Neden olmasın?” der diye çok korktum. Çünkü gerçekten
neden olmasın? Yani olmayabilir tabii, ama o kadar ani olmayabilemaz (amaçlarım
doğrultusunda fiil ürettim resmen). <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Gittim bara. Güzel, sıcak bir ortama benziyor dedim (karı kaynıyor
demiş de olabilirim). Bara doğru gittim.
Zaten bara gitmiştim, ama bir kere gitmek kesmedi muhtemelen. Barda da olsam
tekrar bara doğru gitmek istedim. O kadar ani çünkü. Neyse. Ama gerçekten bara
gitmek böyle bir şey benim için. Bara gidenin yeri barmenin dizinin dibidir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Oturdum barmenin karşısına. Gülümseştik falan. Dedim “Ne zamandır
bu barda çalışıyorsun?” Niyetim güvenini kazanmak ve kendisinden ortamın renkliliği
hakkında fikir almak. “Evet ne istemiştiniz?” diye sordu. Benim niyetim “Abi
karı kız durumu nasıl bu akşam?” samimiyetine gelmek adamla. Ama muhtemelen beni
duymadı. İşaret diliyle bira içmek istediğimi gösterdim, ama barda olmasak su
içmek şeklinde anlaşılabilecek karaktersiz bir hareket yaptım. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://www.belgeselizlesek.com/wp-content/uploads/2013/10/Fil-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="http://www.belgeselizlesek.com/wp-content/uploads/2013/10/Fil-2.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Benim ne işim var lan bu yazıda?"</td></tr>
</tbody></table>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Barmeni hemen kafeslemem gerekiyordu. “İsmin nedir?” diye sordum.
Bana baktı ve gülümsedi. Ben de ona gülümsedim. Bir süre öyle bakıştık. Ters
giden bir şeyler vardı. Çok boş bakıyordu. Karşımdakini dinlemeyip dinlermiş
gibi yapmışlığım çok var. O boş bakış. Bu barmen dinlermiş gibi yapmayı da mı
beceremiyordu acaba? En gerekli sosyal yeteneklerden birisi oysaki. Ama yine
duymamış olabilir. Esprili bir yaklaşım uygun olur diye düşündüm. “Barmenler
komedyen terk şeklinde takılır!” genellemesi işime yarayacaktı bugün. “Abi sen
de karate filmi izledikten sonra kardeşini dövüyor muydun? Heh heh, ne günlerdi
bea? Di mi?” diye sordum. Yine duymadı. Ya da yine sallamadı. Ya da “Hayır”
dedi ve ben duymadım. Bu şüphe beni öldürebilir. Sallamıyorsa ona göre taktik
belirlemem lazım. Ama elimde hiç veri yok barmenle alakalı. Keşke facebook gibi
“Duydu 21:06” şeklinde bir şey belirse göğsünde falan. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Biramı yudumlamaya başladım. Bir süre ortamı kokladım. Neler konuşuluyor,
yaş ortalaması kaç, duvarlarda neler asılı vs. Sonra bir kadınla göz göze
geldim. “Evet,” dedim “ben bakılası bir insanım. Bana bakmamak elinde bile
değil farkındayım. Sen de fena bir şeye benzemiyorsun. Hoş bir kadın olma
ihtimalini değerlendireceğim” bakışımı takındım. Ama ters giden bir şeyler
vardı. Kadın yanındakiyle fısıldaşarak gülüşüyordu. Yanındaki de bana bakıyordu
ve o da fısıldaşarak gülüşüyordu. Keşke benim yanımda da biri olsaydı da
fısıldaşarak gülme misillemesi yapabilseydik. O zaman görürlerdi kim daha iyi
fısıldaşarak gülüşüyor. Gittim yanlarına. “Neler oluyor kuzum?” diye sordum. “Barmen
sağır, sen hala anlamadın mı?” diye sordu. Ve bu sefer sesli güldüler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">Konuştuğu insanın sağır olduğunu bilmeyen insan oldum resmen. Durup
dururken klişeleşmiştim. Utanarak çıktım oradan. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-67468887343409743812013-12-08T04:38:00.002-08:002013-12-08T04:40:19.134-08:00Çayla BiziBu genç bir adamla yaşlı bir adamın hikayesi.<br />
<br />
Gencin hayatı bahar gibi gerçekten. 21 yaşında. Hem birçok şey öğrenmiş, hem de birçok şey öğrenmek istiyor. Yaşlı adam ise yaşını sorunca söylemiyor. Bazı şeyleri çözdüğünü sanıyor, bazı şeyleri gerçekten çözmüş. Bu ikisi gizli bir anlaşma imzalamış gibi hep aynı çaycıda karşılaşırlar. Bazen biri geç kalır, bazen diğeri.<br />
<br />
Yaşlı adama sorsalar, bu kalabalık çaycıya kafa dinlemek için geldiğini söyler. Genç adamsa kafa dağıtmak için. Genç olan, çayla sigara içer. Yaşlı olan, sigaranın yanında içer çayını. Genç adam, not defteriyle gezer, sürekli yazı yazar. Yaşlı adamsa sürekli kitabıyla gezer, onu okur. Genç adam "Nasılsın?" diye başlar cümlesine, yaşlı adam "İyi değilim" diye. Birbirlerine hiç benzemezler, nasıl olsa biri yaşlı biri genç öyle değil mi?<br />
<br />
Sürekli gelirler bu çaycıya. Bazen birinin beklentisi çoktur, diğerinin yoktur. Bazen sadece bir tanesi gelir, ama mutlaka karşılaşırlar. Birbirlerini hiç merak etmezler. Değerse bile gözleri, hissizdir. Genç adam çok meraklı olmasına rağmen bir gün bile durup "Acaba yaşlanınca bu adam gibi mi olacağım?" diye düşünmemiştir. Yaşlı adam ise asla "Tsh zamane gençliği işte" diye küçümser bir gözle bakmamıştır. Bu sessiz anlaşmanın farkında değil gibidirler. Çaycının sessiz gardiyanları. Adeta iki farklı insan gibidirler. Bir saniye, zaten farklı kişi değiller miydi?<br />
<br />
Bir gün çok ilginç bir olay olur. Kalabalıktan birisi "Herkese benden bir çay!" diye bağırır. Bunu neden yaptığını gerçekten kimse anlamaz. Belki herkesin hayatına iki saniyelik bir öpücük kondurmak istemiştir, çaylı çaylı ohh, miss. Belki de kpss'de puan yapabilmiş, ve milletvekili olan pilavlı amcasının, onu sular idaresinde güzel, sigortalı bir işe alacağının haberini almıştır. Belki teyzesinin kızı evlenecektir ve orada kendisine güzel bir kısmet bakacaktır. Belki Fransızcayı sökmüştür. Belki sevdiğinin sevgilisinden ayrıldığını duymuştur. Belki sosyal bir deney yapıyordur. Kimbilir belki de usb'yi tek seferde geçirdiği için çok sevinmiştir. Ama sevinmiştir işte ve bunu herkes hisseder. Zaten hikaye onun hikayesi değil, o yüzden kimse bilemez.<br />
<br />
Herkes bu coşkulu insanla beraber, coşar. "Hehe keriz çayı" demez kimse. Gerçekten bir festival havası oluşur. İnsanlar konserde kadeh, çakmak, telefon kaldıranlar gibi çaylarını kaldırır. Bu muzaffer gününde, bu insanın yanında olabilmek için. "Bugün de sen mutlu ol bari" derler çaylarını kaldırırken. Herkesin yüzünde bir gülümseme vardır. Uzun ve yorucu bir savaştan dönmüş gibi hisseder insanlar.<br />
<br />
Sadece yaşlı adam ve genç adam kalabalığa dahil olmaz. Onlar bu dayanışmayı nerede görmüştü en son? Gezide mi? Genciyle yaşlısıyla herkes oradaydı öyle değil mi? Önemli değil. Onlar bugünün barışma günü olduğunun farkındadır. Nihayet anlamlı, dolu bir şekilde birbirlerine bakarlar. Birbirlerinin varlığının farkında olduklarını, birbirlerine hissettirirler. Sadece onlar çaylarını birbirlerine doğru kaldırır. "Seni tanıyorum" der gözleriyle. Konuşacak o kadar çok şey var ki...<br />
<br />
...<br />
<br />
Genç adam yazdıklarından başını kaldırır, yaşlı adam ise okuduğundan. Ortada herkese çay ısmarlayan biri yoktur. Bir an bakışırlar, neredeyse birbirlerini merak edeceklerken önlerine koyulan çaylarla dikkatleri dağılır.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://www.bunniktours.com.au/var/plain_site/storage/images/media/images/tours/africa/nungwi-beach-zanzibar2/5037-1-eng-AU/Nungwi-Beach-Zanzibar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="280" src="http://www.bunniktours.com.au/var/plain_site/storage/images/media/images/tours/africa/nungwi-beach-zanzibar2/5037-1-eng-AU/Nungwi-Beach-Zanzibar.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Geleceğim sana Zanzibar. Şakası yok</td></tr>
</tbody></table>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-51808366495264392252013-12-02T23:49:00.003-08:002013-12-02T23:49:34.780-08:00Televizyonda Sabah KuşağıŞimdi sevgili okur, sizle önce <a href="http://egekayacan.tumblr.com/post/53307973798/gezi-eylemlerine-sogukkanli-bir-bakis-isin" target="_blank">komik bir şey</a> paylaşayım ki sonra bana daha kolay gülün.<br />
<br />
Sabahları 5'te uyanıyorum bir kaç gündür. Neden yapıyorum bilmiyorum ama durup dururken alışkanlık edindim, gece 12'de bayılıyorum falan. Erken uyumak değil, erken uyanmak beni yaşlı hissettirdi asıl. Çünkü tam yaşlıların uyandığı saatler. Tamam güneşin doğuşunu izlemek falan güzel şeyler bunlar ama televizyon ağzına sıçıyor resmen. Doktorlar çıkıyor yok şöyle oturma yok şunları kesinlikle yeme. Lan dur bir saniye, daha ayılamadım, akşamdan kalmayım, sen bana sağlık diyorsun. Akşamdan kalmalığı falan düşünürken Stv'yi açıyorum mütemadiyen. Çünkü benim bütün mizahım Stv'den geliyor. Bir komedyen inceliğinden yoksun olduğumdan mıdır nedir, Stv beni çok eğlendiriyor.<br />
<br />
Akşamdan kalma falan demişken, taksimde içip içip sabahlamalarımdan tanışıklığım olan bir adam var. Kendisi sabaha kadar içmesine, hatta 35 civarı yaşlarda olmasına rağmen bizlerden daha enerjik birisi. İlginç de bir tip bir yandan. Ulan herifi Stv dizisinde gördüm sabah sabah. Hiç güleceğim yoktu. Sen sabaha kadar biraz felsefik biraz piçimsi ağızlar yap, inanılmaz rahat bir adam izlenimi ver, sonra gel Stv'de vur ensesine al lokmasını saflığında bir adamı oyna. Stv iyi adamlarının en önemli sahnesi olan "son sığınak beddua" oyunculuğu da çok güzeldi gerçekten. Stv filmlerinin belli bir algoritması var. Ağır ağır konuyu işler, ufak ufak climax yapar, aşırı kötü adam kötülüğe doyamaz (ama çay içer), sonra bedduayla ulti yer ve anlarsın: Birazdan film, bir Guy Ritchie filmi edasında, abuk subuk olaylar örgüsüyle o bedduanın gerçekleşmesini sağlayacaktır.<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://www.alimprogram.org/wp-content/uploads/2010/08/Imam-Maged.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="213" src="http://www.alimprogram.org/wp-content/uploads/2010/08/Imam-Maged.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Hacı (!) makarayı kes. Geçen yine abdest alıyorum..."</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Bunun dışında ağzım yüzüm dershane oldu. "Dershaneler kapatılırsa biz ne yaparız?" diye ağlayan teyzeler vardı. Adamların habercilik anlayışı da filmleri gibi.<br />
<br />
Ama gerçekten bu gündem mevzusunda aklıma takılan bir durum var. Bizim gündem neden magazin gibi lan? Türkiye'de resmen popçunun, artisin reklam değeri kalmadı. Zaytung <a href="http://www.zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=230032" target="_blank">derinlemesine taşak geç</a>miş bu durumla, o yüzden konuyu çok kapsamlı düşünmedim. Ama zengin insanların savaşını bize de yaşatıyorlar lan zorla. Ben bir fikir belirtsem bile günün sonunda hiçbir kazancım olmuyor, bana hiçbir yararı olmuyor. Ev geçindirmekte bile zorlanan adam "Bence de dershaneler kapatılsın" diyor. Hacı ne yoruyorsunuz bu adamları?<br />
<br />
Bunun dışında başbakan'ın "ulan" demesi bile gündem oluşturmaya yetti. Hani gezi olaylarında öğrenmiştik fake gündemleri görmezden gelmeyi. Bu sefer "alın bu hafta bunu tartışın" bile demedi, resmen mallık bizde. Biz böyle yaptıkça "İnsanlar bende sorun bulmaya çalışıyorlar, demek ki saldıracak bir şey bulamıyorlar" şeklinde daha cüretkar oluyor. Gezi olayları esnasında "<a href="http://www.ozanbey.com/w/erdoganin_cevap_verme_algoritmasi.asp" target="_blank">Erdoğan'ın cevap verme algoritması</a>" şeklinde bir yazı yayınlamıştı bobiler kurucusu. Biz hala kelimelere takılıyoruz.<br />
<br />
Neyse, hepimizin ortak düşmanı para aslında. Bunu bir kişisel gelişim kitabından kopmuş gibi olmadan nasıl anlatırım bilmiyorum ama deneyeceğim. Samimiyet üzerine konuşacağız.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-56646096939589875072013-11-25T01:43:00.002-08:002015-05-08T08:00:41.542-07:00Amatör Komedyenin "Devlet Bize Bakmıyor" ÇağrısıŞu sıralar sıkı takipçilerimin de bildiği üzere ben şu anda komedyenlik mesleğini yapmaya çalışan biriyim. Son 10 ay içinde sadece 5 kere sahneye çıktım ve henüz ne düzenli bir sahnem, ne de bu işten para kazanmışlığım var. Ekşisözlükte komedyen başlığına yazılmış tüm entrylere katılıyorum ve burada söylediklerim o entrylere ılımlı yaklaşan insanlara daha mantıklı gelecektir. Komedyenliğin ne olduğunu çok net bir şekilde anlatan <a href="https://eksisozluk.com/entry/11985580" target="_blank">şu entry</a>'ye özellikle baktıktan sonra devam edelim.<br />
<br />
Şimdi, üstteki entryler, naçizane blog'umda paylaştığım <a href="http://komediyan.blogspot.com/2013/10/komedyen.html" target="_blank">tecrübelerim</a>, ve birazdan okuyacağınız düşüncelerim eşliğinde, bu mesleğin toplumsal bir baltalamaya uğradığını göreceksiniz. Benim bir güldürü izlemek için gelmiş, biletinin ücretinin karşılığını almak isteyen insanlarla bir derdim yok. Onlar izlediği komedyeni itin götüne sokabilirler. Bunun da bir meslek olduğunu ve sadece çok istemekle elde edilemeyeceğini biliyorum. Şikayetim, tüm sahne sanatlarına karşı kuru kalabalık oluşturan diğer insanları hedefliyor.<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://img-vidivodo.mncdn.com/vidservers/server01/videos/2013/01/09/10/v201301091037051027508.mp4.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://img-vidivodo.mncdn.com/vidservers/server01/videos/2013/01/09/10/v201301091037051027508.mp4.jpg" height="240" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><a href="http://www.vidivodo.com/video/hava-durumu-ntv/1027508" target="_blank">Hava durumunu mu sunuyor,<br />Coğrafya dönem ödevini mi belli değil</a></td></tr>
</tbody></table>
<br />
Bu diğer insanları siz de çok yerde gördünüz, özellikle konserlerde. Konsere müzik zevki için değil, konseri yapanlar çoğunluk tarafından sevildiği için giden insanlar bunlar. Çevresinde kaliteli olduğunu düşündüğü insanların sevdiği şeyleri seversem (tabii ki zorla güzellik olmadığı için, seviyormuş gibi davrandığında) onlar gibi klas olurum derdiyle veyahut onlar tarafından kabul edilmek derdiyle seven insanlardan bahsediyorum. Bu insanları özel yapan, çok kalabalık olmaları. Her yerdeler, gerçekten, sadece türkiye değil. Zaten serdar ortaç, demet akalın vb. insanlar kısır döngüye girmiş ünlülüklerini bu insanlara borçlular. Dediğim insanı bir sonraki gideceğiniz konserde, konserin %80'ini konserin videosunu/fotoğrafını çekerek, tweet atarak, mention atarak, (twitter oluşumunun ingilizce açlığımızı gidermek için oluşturulduğundan kıllanıyorum) durum güncellemesi yaparak vs. geçireceği için, telefonunun ışığı sayesinde net bir şekilde göreceksiniz zaten. Stand-up'a daha katılımcı olarak çok el atamadılar, çünkü çok ünlü yok, ünlü yoksa paylaşamayacak, o halde ne anlamı var di mi amk?<br />
<br />
Kuru kalabalığa: mizah anlayışına sahip olmak daha zeki olduğunuz, daha klas insanlar olduğunuz anlamına gelmiyor. O yüzden (sahnede) güldürmekle ilgilenen (burada yazar, bu kelimeyi "ilgi duyan" anlamında kullanmıştır. "Yapmak isteyenler" şeklinde algılanırsa yazar (burada yazar, bu kelimeyi "bu yazıyı yazan kimse" anlamında kullanmış, bir yazar olduğunu iddia (burada yazar, mizahı parantez içinde aradığı için acınasıdır (çünkü dipnot kültürü olmayan bir öküzdür (öküzdür ama, parantez takip mekanizmanıza pratik yaptırarak matematikte başarılı olmanızı istemektedir))) etmemektedir) size küsecektir) insanlar değilseniz bu sektörle ilgilenenleri sizin yapamayacağınız (çünkü ilgilenmiyorsunuz) bir işle ilgilendiği için rakip olarak görmenize gerek yok. Yukarıda belirttiğim gibi kuru kalabalık yapan insanlardan olsanız dahi sahneyi beğenmediğinizde, "bu adam ne cüretle komedyen olmaya çalışıyor, daha bizi güldürmedi bile" eleştirileriniz <br />
<div style="text-align: left;">
</div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRPk8c__R49D2sq5AXcsf1nb7B9GMCNLS2YRRLj4rXlBD6leCUPqYdz7U3HJ5ngR2vt97a7Lwl8osed6VmuiMrOi9-TOvljc6_Buai62udf9h2Eb66GUnepn9k47j_UC8LNxa8Yq6ufACu/s1600/yargitay-biber-gazi-silahtir-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="232" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRPk8c__R49D2sq5AXcsf1nb7B9GMCNLS2YRRLj4rXlBD6leCUPqYdz7U3HJ5ngR2vt97a7Lwl8osed6VmuiMrOi9-TOvljc6_Buai62udf9h2Eb66GUnepn9k47j_UC8LNxa8Yq6ufACu/s1600/yargitay-biber-gazi-silahtir-1.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bu da kuru zannedip ıslata ıslata dövdükleri kalabalık.<br />
Adeta "Hadi şunları biberleyelim"</td></tr>
</tbody></table>
cuk diye yerine oturur. Çünkü haklısınızdır. Dünyanın en basit, ama en vurucu eleştirisi olur hatta. Resmen taşı gediğine koymak olur. göt gibi bırakmak, çift vurup tek saymak olur. "Bence şunu yanlış yapıyorsun..." şeklindeki eleştiriler daha yapıcıdır, bize eleştiriyi sevdirir. Başına "bence" koymak tercihe bağlı olduğu gibi, eleştirinizin tavsiye veya ahkam kesme şeklinde yorumlanmasını engelleyecektir. "Komedyen=Cem Yılmaz" sanan insanlar yüzünden herkes komedyenliğin ne olduğunu bildiğini sanmaktadır ve yine Cem Yılmaz'ın da dediği gibi "Bin kere aynı şeyi deneyip, farklı sonuçlar beklemek aptallıktır." Yok lan einstein'dı bu sanki. Lafın kendisinden de emin değilim, ama doctor who'nun da dediği gibi "What's the use of a good quotation if <br />
you can't change it?"<br />
<br />
Herkese: "Madem bu kuru kalabalıktan olunca da eleştirmeye hakkımız var, o halde neden böyle bir ayrım yaptın?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Aferin, ayrımcılığa karşısın. Çünkü bu insan grubu, sivilde sana gülmediğinde, (her daim komik olmanın bir komedyen özelliği olduğunu düşünmesinden dolayı) komedyen kriterlerine uymadığın, dolayısıyla ünlü olamayacağını (kaliteli insanların takip etmeyeceğini) düşünürler. Ahkam kesme boyutuna gelen eleştirilerle daha sahneye çıkmamış bazı amatörlerin önüne taş koymuş, onları baltalamışlar, yetim hakkı yemişlerdir. Çünkü direk insanları hedef alan ve insanların önemli olduğu bu mesleği, benim gibi doğru yapmak isteyenler, eleştirileri çok ciddiye alıp bu iş için uygun olmadıklarını düşünmeye eğilim gösterirler. Bu iş için uygun olmadığını erkenden düşündüren bu çok sayıda sert eleştiri kişinin sahne performansını etkileyerek bir çok amatör komedyenin suratına "erken boşalan erkeğin kadın <br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://www.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ArtistImages/artist_156337.jpg?ver=30072013" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://www.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ArtistImages/artist_156337.jpg?ver=30072013" height="305" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bu adam niye çok sevildi lan peki? Zeki olduğu için mi?<br />
(Hehehe, laf esprisi candır)</td></tr>
</tbody></table>
önündeki mahcubiyeti" ifadesini yerleştirerek seyirciyi de "Ben bu adama mı verdim?" durumuna sokar. Bu başarısızlığın katlanarak artması demektir. (Zaten sahneyi hep sekse benzetmişimdir. ikisinden de keyif alıyorsan, sürekli gidip gelmekten yorulmazsın. (Kassam cumshot'ı bile bir şeylere benzetebilirim. Ama ne gerek var?) Peki bu kuru kalabalığın yaptığı ne? Paylaşmak için "heyecan yapmak ve aceleci davranmak" da bir erken boşalmak değil mi? Tabii ki sevdiğin şeyi paylaşacaksın, ama bu sevdiğin şeyi yaşamanı baltalıyorsa orada bir problem var demektir. Sevdiğin şeyi yapmanın senin için anlamı yoksa, yani böyle bir insan olmaya kasıyorsan, ya seksi sevmiyorsundur (yani üremek istemiyorsun, aslında çok şahane bir haber ama highly unlikely) ya da olaya porno inceliğinde bakıyorsundur (incelik=sıfır).)<br />
<br />
Burada kurunun yanındaki yaş kabilesinden, bu iş üzerine kafa patlatmış (çok zekiyse kafa patlatmadan), fikir sahibi olmuş insanları tenzih ediyorum. Arkadaşlar, bu işin kitabı vardı da nazi almanyası mı yaktı? Orada "eleştirinin atmasyon olup olmadığını anlamak da komedyenin işidir" diye bir ibare vardı da ben bunları söyleyerek ulu komedi tanrısına karşı büyük bir günah mı işliyorum acaba?<br />
<br />
Tek isteğim bu kuru kalabalığın anlayamadığı (çünkü ilgilenmediği (tekrar ediyorum, çünkü zekaya hakaret olarak algılanabileceği için ve bu (anlayamamak) da hakaretlerin en büyüğü ya (niye öyleyse amk). öyle bir hakaret olmadığını bilin diye)) ve sevmediği (çünkü sevse, ilgilenirdi, ve anlardı. empati diyorum lan işte. bu üçünün güzel bir kombinasyonuyla empatiyi öğrenebilirsin) alanları kurcalamaması.<br />
<br />
Bahsettiğim kuru kalabalıktan değilseniz söylediklerimden alınmanıza hiç gerek yok. "Heaa benle bir derdi yokmuş" diyerek geçiverin. Bence kelimesini çok sık kullanmak istemedim ama "şu şöyledir, bu böyledir" netliğinde konuşsam bile bunlar benim kişisel görüşlerimdir. Belki hiç doğruluğu yoktur. Benim sanrısal ve paranoyakça tespitlerimden çıkardığım hayali bir gerçeklikten bahsettiğimi varsayabiliriz bile. "Ulan gerçek değilmiş yeaa, zamanımı çaldı sikik" şeklinde küfür etmek serbest.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://www.anadoludabugun.com.tr/d/news/12297.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://www.anadoludabugun.com.tr/d/news/12297.jpg" height="240" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Yav bu ünlülerden ne tad alıyorsunuz anlamıyorum.<br />
Sırf sizi anlamak için her hafta zibilyon tane ünlüyle<br />
buluşuyorum. Hala anlamadım"</td></tr>
</tbody></table>
Bu varsayımsal gerçeklikte, bahsettiğim kuru kalabalığın benim lafımı dinlediği, ütopik, varsayımsal bir gerçeklik hayal edelim. Ünlülük=Başarılılık önermesinin değil Başarılılık=Ünlülük (yani tüm ünlüler başarılı zannedilmeyecek, herkesin kıstasları olacak) önermesinin tamah edildiği bir gerçeklik olacak bu. Çünkü aslında ünlülük diye bir kavram yok, sadece başarılılık var. (Yine bu kurukafaların sosyal medyaya kalitesiz vine videoarıyla tecavüz etmelerinden anlaşılabileceği gibi, aslında, ayyuka çıkmış bir gerçektir. Ünlülük aslında "çok kişi tarafından bilinmektir." Ama öteki yaygınca kullanılan yanlış bir anlam ise "farklılık." Farklılık=Ünlülük zannediyorlardır ve onların tabiriyle fenomen diye bir ırk oluşmuştur. Başarılı olmak isteyen insanlar da ünlü olmak isterler pek tabii, ama bu ürünlerinin takdir görmesini arzuladıklarındandır. "Fenomenler, ünlü olmak için ortaya koydukları şeyler takdir gördüğü için ünlü olmuşlardır. Yani amaçlarına ulaşmış, başarılı olmuşlardır. Aslında çok net insanlarmış lan. Dur ben bunları idol alayım" derseniz tabii ki bu yolu tercih edebilirsiniz. Ama sizi takdir eden insanlar hep sizin gibi insanlar olacağından farklılık da kalmayacak, kendi sesinize benzeyen sesler arasında boğulacak ve takdir edilmenin önemini unutacaksınız. Bu da sizi bencil ve egoist insanlara dönüştürecek. Aaa, dönüştünüz bile mi? Tebrikler, fenomen kelimesinin defalarca yanlış kullanılmasına sebebiyet verdiğinizden dolayı hatalı bir işlem yürüttünüz ve kapatılacaksınız. Heh, heh. Ben en iyisi bu vine üzerine, yani ünlülük sevdası üzerine ayrıca bir şeyler yazayım. Olur da yazarsam bu yazıyı okumanı isteyeceğim orada, öyle öngörüyorum. Çünkü ünlülükle kafayı bozmuşum belli ki, belki de dudakların aldığı şekil yüzünden, tam bilemiyorum. Ünlülük yazmaktan kelimenin anlamını siktim attım resmen. Ama ünlülüğün ruhuna aykırı olmayan bir şey, çok kullanıldığı için illallah dedirten şeydir zaten ünlüler.).<br />
<br />
Komedyenlik örneğinden devam edersek: zaten bu kalabalık terk eylediğinde, komediden eşşek yüküyle para kazanma ihtimali çok düşecek. Öncelikle siz gelmediğiniz için zaten döner sermaye küçülecek. Ayrıca başarılı çok fazla komedyen ortaya çıkmış olacak. Sektörün kazandığı para birçok komedyen arasında fair&square bölünecektir. Hem sektöre renk gelmiş olacak, daha fazla insan izleme olanağı oluşacaktır. Böylelikle komedinin tanrısal vergi istemediğini farkeden gençlerin önü açılacak, size de çok sevdiğiniz o sert eleştiri hakkı doğacaktır. Kim bilir, yeri gelecek bazı komedyenler mainstream bulunabilirken bazı komedyenleri sevmek hipster'lık olacak. Bak herkes mutlu. (Zaten bu hipster'lık ihtiyacıyla büyüyen gençlerin sektöre yeşil ışık yakacağını hissediyorum.)<br />
<br />
Ama olay aslında insanlığın en büyük yaralarından biri. Biliyorum asıl derdiniz işin potansiyel parasal boyutuyla. Para demek güç demek, o halde komedi de potansiyel bir güç demek. Cem Yılmaz'ın suçu bunlar hep. Adam çünkü hem ünlü hem başarılı, nadir bir kombinasyon. Bazı insanlar (benim varsayımsal gerçekliğimde tabii) "Ulan herif bizle dalga geçe geçe paranın amına koydu. O halde böyle toplumsal bir travmanın önüne geçmek için komedyen adaylarına düşman kesilmeliyim" mantığıyla da hareket ediyor <br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://www.edize.com/img/content/26/93/gozluklu-inek-300x224.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://www.edize.com/img/content/26/93/gozluklu-inek-300x224.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Abi at gözlüğü çok mainstream yea"</td></tr>
</tbody></table>
olabilirler. Bu at gözlüklü sığırlar (bu sefer nadir olmayan kombinasyonlardan) yüzünden dalga geçmek ile espri yapmak arasındaki farkı anlamak resmen yetenek istemeye başladı.<br />
<br />
Bir insan sahnede sizinle dalga geçmek için hepinizin parasını gasp edecek, çıktığı her sahnede size koyun muamelesi yapacak. Böyle orço bir insanın komedyen olması gerçekten mümkün mü? Olsa olsa başbakan olur (I love olacak o kadar mizahı)<br />
<br />
Not: Seni parantez manyağı yaptığım için özür dilerim ama beni tanısan konuşma dilimin de böyle parantezlerle bölündüğüne şahit olursun. Bu akıcı olmayan tarzıma katlandığın için teşekkür ediyorum.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-62598481261861281902013-11-19T10:33:00.001-08:002014-07-23T17:45:10.161-07:00GençlikBugün ekşisözlükte okuduğum bir entry'nin de etkisiyle iyiden iyiye dev bir sosyoloji deneyine Türkiye Cumhuriyeti'nin denek olarak dahil olduğuna dair düşünceler oluştu kafamda. Halkının bu kadar gariplik, bu kadar bir günün bir günü tutmadığı açıklamalarla, balığa döndürüldüğü bir ülke var. İsviçre gibi bir ülkenin kontrol grubu olduğu bu ortamda akıl sağlığını koruyabiliyor mu bu ülke bakalım, şeklinde bir deney. Sevgili başbakanımızın hep sahne sanatlarına gönül verdiğini ama bu işin okulunu okumaktansa kasıp başbakan olmayı ve herkese sesini duyurabilmeyi tercih ettiğini düşünüyorum. Daha kolay geliyor belki de böylesi. Sevgili Gülse Birsel'de bir köşede yazdığı yazıda, bu konuya değinmiş ve "Bir rockstar'a benziyor. Sevenini daha çok sevindirecek, sevmeyenini daha çok kızdıracak sansasyonel şeyler yapıyor"a yakın şeyler beyan etmişti. Daha önce aklıma geldiğini vurgulayarak kendisine son derece katılıyorum.<br />
<br />
<div style="text-align: left;">
</div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCiYKnDgTQ-VNXVUDvK_hOM2nOX1QGuDxF3rSB1J1JKLlWwIaL6Rix_kxKmfuD0A3SV8sKNDU0aLfx41jIpXmLjoXMIsD8pT-ywd_PJ8YXtr3ZY-5RiI3_rVBhfHW4kiftBslw4IaOeCw7/s1600/%C5%9Fa%C5%9F%C4%B1ran+adam.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCiYKnDgTQ-VNXVUDvK_hOM2nOX1QGuDxF3rSB1J1JKLlWwIaL6Rix_kxKmfuD0A3SV8sKNDU0aLfx41jIpXmLjoXMIsD8pT-ywd_PJ8YXtr3ZY-5RiI3_rVBhfHW4kiftBslw4IaOeCw7/s1600/%C5%9Fa%C5%9F%C4%B1ran+adam.jpg" height="319" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Hassiktir aklıma cinsellikle alakalı espri gelmiyor"</td></tr>
</tbody></table>
Ayrıca özellikle 92-93 sonrası doğan nesilde gözlemlediğim bir şey var "cinsellikten çok bahsedince tabu yıktım zannetmek." Cinsellik üzerine kaliteli olmayan, ama içinde bol bol cinsel organ geçen sulu espriler yapmanın "Biz artık cinselliği aşmış durumdayız mınakiyim" mesajını içerdiğini zannetmelerinden kaynaklanır. <br />
Tabu yıkmak istemeniz gerçekten çok güzel, bu iyi niyetinizden dolayı hepinize birer posta kayacağım (hani aştınız ya) kunteper canavarı misali. Ama tabu aşmak zannedildiği kadar kolay bir şey değildir, dengeyi çok iyi tutturmak gerekir. Yapılan bir araştırma homofobik ve düz (straight) erkeklerin bir arada bulunduğu bir gruba gay pornosu açmaktan ibarettir. Bu deney sonucunda, düz erkeklerin %10-15'i uyarılırken homofobik erkeklerin %69'unun uyarıldığı gözlemlenmiş. <br />
<br />
Bakın arkadaşlar "Cinselliği aşmamış olma fobisi"ne karşı bu şekilde bir savunma sporu geliştirdiğinizin farkındayım. Lakin uzakdoğuda daha güzel savunma sporları var, İpman bu sporlardan biri. Ayrıca cinsellikten konuştuğumuz kadar sevişseydik şu anda dünyayı prezervatif şirketleri yönetiyor olur, dünyanın yüzeyini 8 kere kapatacak kadar insan doğar, ve gelgitler nedeniyle tsunamiler meydana gelirdi. Evet yeri geliyor ben de çok cinsellikten bahsediyorum, ama bu benim aşırı aşmış olmamdan kaynaklanıyor.<br />
<br />
Tüm bunlar olmadığına göre kafamızı daha fazla bulandırmadan önümüzdeki sekslere bakalım.<br />
<br />
Ayrıca, esrar içmeyi bir bok zanneden gençlere isyanımı sürreal, analitik, ironik, sarkastik bir dille eleştirdiğim <a href="http://www.youtube.com/watch?v=VgyIaEDrv7w" target="_blank">şu çalışma</a>ma bir göz atın.<br />
<div style="text-align: right;">
</div>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibeTIZJ2qSyfPUs8DT5NkVnhWml8jYduPeVUlddOTCs_i9rtt0xv036GPkCcQJ8j4v39Ijzw68410sRG7heJU1-uSW52uZpbN8Bun8L4AT60tdxyDa00kJr2ctOTOJHReS43-IMvkMJsoO/s1600/ara%C5%9Ft%C4%B1rmac%C4%B1+tecav%C3%BCzc%C3%BC.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibeTIZJ2qSyfPUs8DT5NkVnhWml8jYduPeVUlddOTCs_i9rtt0xv036GPkCcQJ8j4v39Ijzw68410sRG7heJU1-uSW52uZpbN8Bun8L4AT60tdxyDa00kJr2ctOTOJHReS43-IMvkMJsoO/s1600/ara%C5%9Ft%C4%B1rmac%C4%B1+tecav%C3%BCzc%C3%BC.jpg" height="240" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Araştırmacı tecavüzcü</td></tr>
</tbody></table>
Ve yine ayrıca; "Bir köpek adamı ısırırsa değil, bir adam köpeği ısırırsa haber olur" şeklinde hesapta <br />
haberciliği özetleyen cümlenin 21.yüzyıl Türkiye versiyonunu açıklıyorum "Bir adam bir kadına değil, hatta ne biri, 10 adam bir kadına tecavüz ederse değil, bir kadın bir adama tecavüz ederse ("tüh beceriksiz, tecavüz edemediğin gibi, edilmişsin" mantığıyla), (adam) ceza alır"<br />
<br />
Sevgiler...<br />
<br />
Saygılar...<br />
<br />
Öpücükler...<br />
<br />
Görüşürüz...<br />
<br />
Önce sen kapa...<br />
<br />
Haaayıııır, ben daha çok seviyorum...<br />
<br />
Gelirken nutella almayı unutma...Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-39460050068296602672013-11-16T12:10:00.000-08:002014-07-23T17:43:38.791-07:00İşte o tarihi an!!!Sevgili okur, sigarayı bıraktığım o tarihi ana tanık olmalıydınız. Sigaranın bütün pezevenkleriyle ayrı ayrı savaştım (çay, bira, can sıkıntısı vb.) ve şu anda en azından bir sigara içerim gibi dışarı çıkmak için hiçbir mazeretim kalmadı. Tasarrufa giderek, giderek küçülen beynim ve kokmuş taşaklarımla hizmetinizdeyim.<br />
<div>
<br /></div>
<div style="text-align: right;">
</div>
<div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRLj5FEw5tu7MMwwU9EPTvTmM-fav7TB29jDxJBTxyh2aMncjB8gymWObINMT93FLY50qB0Pl5aP4Vd-bkGE1oaC4NVAH9sgu9dfW_ruJELksvJhcYjW70QwNU5ulsI7j1mCsnppnuvbIM/s1600/para+yata%C4%9F%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRLj5FEw5tu7MMwwU9EPTvTmM-fav7TB29jDxJBTxyh2aMncjB8gymWObINMT93FLY50qB0Pl5aP4Vd-bkGE1oaC4NVAH9sgu9dfW_ruJELksvJhcYjW70QwNU5ulsI7j1mCsnppnuvbIM/s1600/para+yata%C4%9F%C4%B1.jpg" height="240" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Huzurla uyumalık yatağın masrafı<br />
(aynı zamanda yatağın kendisi)</td></tr>
</tbody></table>
Çok paraya sahip olmadığım için, çok zengin olursam ideallerim hayallerim ne olurdu tam tahayyül edemiyorum. Lotonun çok devrettiği zamanlar adeta ezbere habercilik sistemiyle harekete geçilip "Para size çıksa ne yapacaksınız?" sorusu döner televizyonda. Ev, araba, okul (okumak değil, okul açmak) dışında bir cevap çıkmaz genelde. En basitinden "Dünyayı gezmek" ya da "ölmeden önce yapmam gereken 1001 şey listemi yerine getirmek" şeklinde cevaplar duymak istiyor insan. 1001 okul açmak dışındakiler tabii, listelerin biraz ilginç ve yaratıcı olması yeğdir. Okul açmak ne lan ayrıca? Halihazırda olan bir okulu satın alsana...</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Benim mesela yatmadan önce 100 fırça darbesi, aman, ölmeden önce yapılacak 1001 şey listemde 1001 şey yok daha. Çoğu için güzel paralara sahip olmam gerektiği aşikar. Listeye koyduğum şeylerden biri yerçekimsiz ortamda sevişmek. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b>Malzemeler: </b>Bir adet yerçekimsiz ortam (bunun için <b>Malzemeler:</b> bir adet NASA ile gerekli mailleşme, bir adet pazarlık "saati bir milyon dolara bırakıyor musun? ayağımız alışsın") ve seninle aynı hayali paylaşan bir adet partner.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b>Hazırlanışı: </b>Neyi hazırlıyorsun anlamadım ki? Ama her neyse çok zor olacağı kesin. Yer çekimi yoksa çekicilik de bitmiştir. Bitmiş demektir.</div>
<div>
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiB6yxquSeDXgUFVg98O-_Gc49cRyCB_9kHK2u8Z8hBB6Dpo4T46OKe4sp5HYqRijibNa_96hbC4x3vuiJ90-oklSUrgIfpKOGariwCIzj8ct8D-099d-7Hc4cb9K-FgkuzckyILBxY5waz/s1600/astronot+bira+ay+d%C3%BCnya+carslberg.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiB6yxquSeDXgUFVg98O-_Gc49cRyCB_9kHK2u8Z8hBB6Dpo4T46OKe4sp5HYqRijibNa_96hbC4x3vuiJ90-oklSUrgIfpKOGariwCIzj8ct8D-099d-7Hc4cb9K-FgkuzckyILBxY5waz/s1600/astronot+bira+ay+d%C3%BCnya+carslberg.jpg" height="200" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Amerikan başkanı benim y.rrağımı yesin. Ehehe...<br />
Şaka lan, hüstın, bağla hadi bağla, ne diycekmiş bakalım"</td></tr>
</tbody></table>
Neyse işte, bunun hayalini kuruyorum ara ara. Ayrıca <a href="http://www.youtube.com/watch?v=ntQ7qGilqZE" target="_blank">şu video</a>yu izledikten sonra NASA'ya çok büyük fiyat biçtiğimi düşünmeye başladım. Adamlar resmen itlik soytarılık peşinde, ayrıca o nasıl zevke gelmek lan. Herif nasıl eğleniyor yaptığı deneyde belli değil. Bence NASA yerçekimsiz ortamı bulduktan sonra araştırmalarında inanılmaz yavaşladı, çünkü işi iyice taşşağa vurmuşa benziyorlar. Ama bence haklılar da bir yandan. Uzaya çıkmış adamsın sen düşünsene. Dünya problemleri gözüne nasıl gözükür. Ayrıca yerçekimsiz ortam da çok eğlenceli bir yere benziyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-45895011805374831562013-11-12T19:10:00.002-08:002013-11-12T19:13:17.603-08:00Sağa sola gerekli talimatları vermekEvet, başbakan.<br />
<br />
Geçen Uykusuz dergisinin <i>Kaç Yıl Oldu?</i> adlı, Fırat Budacı tarafından hazırlanan, köşesinde hatırlatılan <a href="http://www.medyafaresi.com/video/597/erdoganin-dili-surctu-rent-a-car-dediysem.html" target="_blank">şu</a> hadiseye zamanında hakkıyla gülememişim. Çok hoşuma gitti ya. Bu kadar bilmemek olur sevgili okur. Adam herhangi bir şeyi kiralamanın ingilizce karşılığını rentacar zannediyor. Bunu lütfen "Başbakanın her yaptığı da gözünüze batıyor. Dalga geçmek için yer arıyorsunuz. Başbakanımızı yedirtmeyiz" mantığıyla algılamayın. Biliyorum, adam cevap vermek zorunda hissediyor kendini. Ama bu hadise benim başıma gelse mutlaka anlatırdım. Dayının biri de sorsa bunu, komik lan. Kaldı ki başbakansın diye her boktan anlamana gerek yok. "Olm tamam, bir başbakan olarak görev tanımımda tesisleri gezmek, AVM açılışına katılmak, bir yerlere çağırılmak ve konuşma yapmak var. Ama kafam almıyor belli bir saatten sonra çocuklar. Siz bana dravdan <br />
gösterin, ben he deyip geçerim." gibi mi? Kiralamak de be adam, Türkçen mi eskiyecek.<br />
<br />
Buradan bir insanın bilgisizliğiyle dalga geçmenin ne kadar yanlış olduğuna geçelim. Önce size üşengeçliğimin düşünce yapıma etkisinden bahsedeyim; ben bir şeyin bir şeye benzerliğini yakaladıktan sonra öteki benzerliklerini düşünmeye üşeniyorum. Bir tespit mizahı olarak listeleme yapmaya üşeniyorum, konsept mizahı istemiyorum açıkçası. Konu gözümde daha ben yazarken eskiyor, o yüzden atladığım hususlar olabilir, bunu kafanıza takmayın. Neyse<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_7cSEFcfERlaoozHPk3o8nFmx1wRORdhKbW1075VKBhJO9zeTsY4dtz84tNLK5Gl8Q_TDM7385jeWMUIhDkIi2JBBiw-rWcaf5EW4foCqpZezinZ59SxbSEcqPHH5FRt_WwfVVmGhhtqs/s1600/stephen+hawking.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_7cSEFcfERlaoozHPk3o8nFmx1wRORdhKbW1075VKBhJO9zeTsY4dtz84tNLK5Gl8Q_TDM7385jeWMUIhDkIi2JBBiw-rWcaf5EW4foCqpZezinZ59SxbSEcqPHH5FRt_WwfVVmGhhtqs/s320/stephen+hawking.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bazen önce Stephen Hawking gibi taşaklı bir şey olayım, <br />
nasıl olsa sahnede o kadar fiziğin, matematiğin arasında <br />
ne söylesem gülerler diye düşünüyorum. "Nasıl olsa <br />
güldürme maksatlı çıkmıyorum, size ilim irfan öğretmek<br />
için çıkıyorum oraya" mantığıyla izleniyor çünkü. <br />
Profesör olduktan sonra espri yapmak daha kolay gibi.</td></tr>
</tbody></table>
Bir insanın bilgisizliğiyle dalga geçmek. Benim farkettiğim bir kaç mizah anlayışı var insanlarda (Şaka maka komedyen olucam diye işin teorisine çok girdim ya. Sikicem, kafam bunaldı resmen. Sonra niye kendimi eğlendiremiyorum). Bunlardan birisi <u>şaşırma üzerine kurulan mizansen</u> (altını çizerek söyleyebiliyorum, ne güzel) şeklinde tanımlanabilir. "Abi geçen gün bir adam gördüm, otobüsün ortasına lönk diye sıçtı" diyerek insanların yüzüne şaşkın ifadeyle bakma. <b>Sadece olayı anlatarak, senden, onunla aynı şekilde eğlenmeni bekleme</b> şeklinde örneklendirilebilir. Şimdi, dedim ya üşeniyorum, aslında diğer günlük komediler buna çok yakın. Şaşırmadan ziyade diğer duygular kullanılabiliyor tabii, gerginlik, sinirlenme, aşağılama (a.k.a bilgisizliğiyle dalga geçme). Sadece bazıları araya serpiştirdikleri espriler ve güzel anlatım teknikleriyle seni onun komik olduğuna ikna ediyor (bkz: Cem Yılmaz). Bilgisizlikle dalga geçmek yanlıştır demiştim, ama ne yapıcaz lan? Her bilmeyene öğretecek miyiz? O zaman sıkıcı iyiler gibi oluruz. Gerçi aslen onun bilmemesiyle değil, biliyormuş gibi davranmasıyla dalga geçiyoruz. İyi kıvırdım hea.<br />
<br />
Son olarak, Türkçede ama ile cümleye başlayabilmek çok güzel bir şey. İngilizce y.rrak gibi bu konuda, afedersiniz. İlla bir cümlede herşeyi açıklayıp net olacaksın. Ulan belki işin bir felsefesi var, ve ben bunu bir sonraki cümlede uzun uzun açıklamak istiyorum.<br />
<br />
Amma velakin öyle değildir. Herkesin hakkı bidir.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-50232355433401873582013-11-10T16:10:00.003-08:002013-11-10T16:10:42.695-08:00Birayla Bir Ay Geçer mi?<a href="http://galeri.uludagsozluk.com/r/%C5%9Fa%C5%9F%C4%B1-bak-%C5%9Fa%C5%9F%C4%B1r-tarz%C4%B1-entry-250219/" target="_blank">Bak ne buldum</a> sabah sabah, eskiymiş gerçi ama olsun bilmiyorsundur belki. Ayrıca hemen çok güzel bir şarkı paylaşayım senle. Sabret ve dinle, çok güzel bir saksafon solosu seni bekliyor.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/wirn-iQel3w?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
Sana da olmuyor mu bazen, sahnede yapacağın bir esprinin birebir aynısının karikatür versiyonunu görüyorsun. Resmen bütün hevesin kaçıyor o espriyi yapmak konusunda. Birebir aynısı lan. Gerçi seviniyorsun da bir yandan, önceden yakaladığın için o espriyi.<br />
<br />
Bir kızın kıvrımlarına bakarken fotoğrafımın çekilmesi en büyük korkularımdan biri oldu. Gerçekten gün içinde çok yakaladığın güzellikler olmuyor, ve yakaladığın anda da etrafta bir kayıt makinesi var mı diye kontrol edemiyorsun. Ama artık kesin vardır şeklinde hareket etmek lazım, bilgisayardaki webcam'den bile geriliyorum lan. Tabii ki kendime vakit ayırdığım anlarda geriliyorum<br />
<br />
Geçen gün sahne aldım 10 dakika Volkan Kantoğlu'ndan önce.<br />
<br />
Bunları bir ay önce dedim resmen. 10 ekimde yaşanmıştı bu sevgili okur. Arayı kapatmak için hayatımı anlatmak istiyorum sana. Ortaya kaliteli bir ürün koyma merakım yüzünden yazamıyordum sana. Ortalıkta çok kaliteli mizah yazıları var ve bunlar beni kısım kısım kıskandırıyor. Blog yazıyorum lan, neden kaliteli bir ürün ortaya koymaya çalışayım ki diye düşünmeden edemiyorum. Sonuçta benim de sorunlarım var, ben de ben yalnızken kimse sevişmesin istiyorum.<br />
<br />
Evet, 10 dakika sahne aldım. Aslında pek keyifliydi, benim için çok eğlenceliydi. Şık diye geçti o 10 dakika. (Ya <a href="http://www.youtube.com/watch?v=Zr6gmoRyKiQ" target="_blank">al</a> paylaşayım senle, senden mi sakınıcam sevgili okuyan kesim). Sonra tekrar sahneye çıkmadım. Bir ay geçti resmen, ama yeni bir şey yazmadığım ve aynı 10 dakikayı sergileyeceğim için çok sıkıntı, daraltı yaşadım bu hususta. Hatta bu iş biraz da beni tembelliğe sevk etti. Tembellik. Benim en büyük günahlarımdan biri, daha önce farklı bir şey olduğunu iddia etmiş olabilirim. Özür diliyorum.<br />
<br />
5 gün önce, salı günü falan. Serkan Yılmaz'ın önünde 10 dakika çıkacaktım tekrar old city comedy club sahnesinde. Ama bir gittim 10 dakika kala, 2 kişi var lan sadece. Ben de çalışmadığım, eşeklik edip tembelliğe vurduğum için iyicene gerildim. Zaten daha çok ekmek yemem lazım, o kadar çok eksiğim var ki dedim. Nasıl olsa zorlayan yok ya, kaçtım o gün sahneden sevgili gözleri satır okurken öpülesice, resmen topuklarım götüme vura vura kaçtım. Sonra aslında bu işin ne kadar zor bir iş olduğuna başkalarını ikna ederken buldum kendimi. Kendim çünkü senelerin aşındıramadığı bir denyo ve dev bir yalancı olduğum için, asla ikna olmuyordum. Suçlunun kendim olduğunu bile bile ancak böyle yaşayabilirim, bir de oyun oynayarak.<br />
<br />
Çılgınlar gibi bilgisayar oynadım sevgili okurcagil. Arkham Origins diye bir oyun çıkarmışlar sağolsunlar. Bu Arkham serisinin hastası olduğum için ona sardırdım, hatta eski diğer iki oyunu da, sevdiğin bir kitabı tekrar okumak gibi, tekrar oynadım. Bu sırada tabii ki beynim patatese döndü. "Ben eskiden nasıl düşünüyordum lan?" noktasına geldim. Uğraştığım çok az iş var ama bunların bana öğrettiği bir şeyi sana tavsiye babında aktarmak istiyorum.<br />
<br />
Sahnede "sahnedeki adam"dan bahsetmek itici duruyor. Ancak sahne ile ilgili bir ders vermiyorsan. Yazarken, yazmak hakkında yazmak da aynı zamanda ucuza kaçmak oluyor. Yazar arkadaşlara tavsiyedir (evet ben de yapıyorum bazen, ama blog yazıyorum dediğim gibi. Kaliteli olmak isterim tabii ki ama, ucuzcu yetiştirildik, orası ayrı). Aynı şekilde düşünmek hakkında da düşünmeyin arkadaşlar. Yoksa benim gibi boka sararsınız.<br />
<br />
Zaten düşünen insanlarsınız, anın tadını çıkarın.<br />
<br />
Ayrıca,"kızlı erkekli kalmayın" diyeceğine "korunmadan sevişmeyin" diyen bir başbakanımız olsa keşke dilekleriyle konuşmamı kapatıyorum.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-84377704395564574402013-10-07T05:23:00.002-07:002014-07-23T17:08:15.028-07:00SuikastçiGeçen rüyamda suikastçiydim, suikastçi alıp satıyordum. Şaka şaka bildiğin adam öldürüyordum. İşimde de baya iyiydim hani, kulaklıktan müzik dinleyerek adam öldürmüşlüğüm bile var, o derece profesyonelim. Ya da yavşağım, tam çözemedim.<br />
<br />
Bir iş geldi rüyamda, Bağcılar yeni yenimahalle mahallesinde bir tane tekelciyi öldürmem gerekiyormuş. Gerçekten çok üzüldüm bu işi aldığım için. Tekel lan. Hayır parası da iyi şimdi hakkını vermek lazım, neyse çok düşünmeden işi yapacağım mevkiye doğru yol almaya koyuldum.<br />
<div style="text-align: right;">
</div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-L_sXT5eKzY0IrETwc4JJL3m39S9BvnuZC8jo46DQgY6uOvt4LjyXsX4uFWcXMmSpMxs6o5VRx4g3GO5NYHrK0tO1x-sbWw-713wyg2UpaoXa2frGVwlhzlE2ruIKLnpXBG7TEq_cwukl/s1600/tekelci.jpeg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-L_sXT5eKzY0IrETwc4JJL3m39S9BvnuZC8jo46DQgY6uOvt4LjyXsX4uFWcXMmSpMxs6o5VRx4g3GO5NYHrK0tO1x-sbWw-713wyg2UpaoXa2frGVwlhzlE2ruIKLnpXBG7TEq_cwukl/s320/tekelci.jpeg" height="232" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Tekelci Dağarcığımı Geliştirmek için<br />
Kpss soru kitapçığı aldım</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Yol üstünde teyzem aradı "Bizim Orhan'a da bir iş bulsana evladım. En olmadı yanında gezdirsene işe giderken, evde yatıyor bütün gün. Ne yapacağım bu çocukla ben" şeklinde serzenişlere başladı. Ben bunlara "Televizyonda bal satıyorum" demiştim. Kimsenin izlemediğini biliyorum çünkü, daha güzel paravan meslekler de var ama dedim ya kafam rahat. Farkedelerse bıraktım derim, n'olcak. "Teyzeciğim" dedim "Orhan benim yaptığım işte sıkılır biraz, genç adam boşver yatsın" desem de pek kâr etmedi. Teyzemin serzenişleri bitmek bilmedi. Ülke ekonomisi ve politikası tartışmasına girmeden "İyi tamam gönder, Kirazlı metro durağında buluşalım" dedim.<br />
<br />
...<br />
<br />
Orhanla buluştuğumuz gibi "Evet abi bugün kimi öldürüyoruz?" diye sordu. Oha nereden biliyorsun lan demeye kalmadan saymaya başladı "Bir erkeğe göre fazla titizsin (Oysa ki kafam rahattı ama seri katil stereotipi ya işte, onayladım mecbur), yeni tanıştığın insanların hemen zayıf noktalarını gözlemliyorsun, gittiğin kapalı mekanlarda çıkışları sayıyorsun. Ayrıca geçen bize gelmiştin de tualete gittiğinde pardesünde susturuculu silah, 5li şırınga seti, bir tane boğma teli...", "Tamam lan yeter, anlamışsın işte" desem de eklemeden edemedi "Abi ayrıca blogunda yazıyorsun hepsini."<br />
<br />
Baktım orhan pek hevesli, büyük kuzeninin yaptığı bu işten zerre tiksinmiyor. Tekelci öldürme gibi angarya işleri ona kitleyebilirim. Ayrıca ucuza çalıştırırım, kafam rahat olur. "Önce kurbanını tanıyacaksın, şimdi al şu parayı git bana bir paket camel kap gel. Hem incele bakayım ne zaafları varmış" diye gönderdim. Gitti, ancak yarım saat sonra geldi "Nerede kaldın lan sen?!" diye sordum. "Abi Fenerbahçeli imiş ibnetor" diye cevap verdi. Bunu mu öğrendin anca? Fener Trabzon maçını konuşmuşlar yarım saat. Esnafla ilişki kurmakta hiç sıkıntı çekmeyen insanlardandı Orhan.<br />
<br />
...<br />
<br />
Bir şekilde Orhan'a işi hallettirdim. Rüyanın burasını hatırlamıyorum "Al dedim bir sigarayı hakettin. Ama sakın annene söyleme" dedim. "Abi adam öldürdüm sigara mı problem oldu" dedi, gülüştük.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2065011172524390819.post-73610005211366150852013-10-05T02:51:00.000-07:002013-10-05T02:51:34.340-07:00KomedyenHi!<br />
<br />
First of all, I want to start in english. Sonra türkçeye geçerim diye düşündüm.<br />
<br />
Daha profesyonel komedyen olmadan kendimi insanlara komedyen olarak tanıtmanın zararlarından bahsedeceğim sana. Dün samimi bir yorum aldım "Yaptığın espriye önce kendin gülüyorsun, bence insanlar gergin hissediyor bu durum karşısında. Tamam komiksin, ama kulağımız sikildi senin gülmenden" dedi. Mantıken açıklaması şu, yaptığım espriyi haliyle önce ben anlıyorum. Yıllar önce gülünmeyen esprilerin boşa gitmemesi için geliştirdiğim savunma sporlarından biri bu, kendim hemen gülüyorum ki yakayım o espriyi. Tasarruf. Bizimkilerin beni yetiştirme tarzıyla alakalı, daha az önce masada bir parça börek kaldı ve "Al sen ye" tartışmaları başladı. İsraf etmeyelim tamam da, herkes ölümüne istemiyor o böreği. Bu seferlik kalsın masada.<br />
<br />
Biraz insanlığından kaybediyorsun komedyenim deyince. Şöyle ki; herkesin derdini sıkıntısını anlattığı bir arkadaş ortamında sana bir sırıtarak dönme durumu oluyor. O gün dertliysen "E sen hiç komik değilsin ki!" deniliyor. Bazen otomatiğe bağlamış arkadaşlar oluyor "Tuzluğu uzatır mısın?" diyorsun, gülüyor. Profesyonel olsam bunun azalacağını sanmıyorum. Gerçi bir arkadaşım "Sen komik değilsin hiç?" lafını "Gelir izlersin bir gün" diyerek savuşturabiliyor.<br />
<br />
"Sen komik değilsin hiç" lafını bir irdelemek istiyorum. Ben her bu lafı duyduğumda pazartesi sendromu yaşıyorum. Anladın mı ruh halimi? "Yine mi mesai?" diye soruyorum. "Ben marangozum" deseydim ("Marangoz mu kaldı?" da bir cevap olabilirdi) "Aa, hadi bize bir masa yap" mı denilecekti. Veya evde arkadaşlarca toplanmışsınız, tekele barmen arkadaşınızı mı yolluyorsunuz? (Saat 22.00'dan önce tabii)<br />
<br />
Bunlar bana "Hadi ya, pahalıya almışsın, yarı fiyatına eminönünde bulurdum" adamlarını hatırlatıyor.<br />
<br />
Biraz araştırma yaptıktan sonra şunu farkettim. Ben sahne korkumla yüzleşmemek için kendimi sekse vermişim. Bir gün sahneye çıktığımda, stresi kaldıramazsam "Gösteriyi boşverin, grup mu yapsak?" diyebilirimAnonymoushttp://www.blogger.com/profile/00033127734687797527noreply@blogger.com0