Canım sıkılınca google'a böyle ilginç şeyler yazmayı deniyorum. Dizi izlemiyorum google images izliyorum resmen. Şaka maka Breaking Bad isimli diziye başladım. Fevkalade akıyor şu anda. 2. sezondayım, iyi yani. Heisenberg'in karısının öğrendiği her yalanda nasıl daha büyük yalanlarla sıçıp batırdığını izlemek çok güzel. Karısı konuşmaya başladığı gibi yalan düşünüyor herif. Bence çok iyi oynamış. Ayrıca Black Mirror dizisini şiddetle tavsiye ederim. Tam dizi değil aslında, bölümler birbirinden bağımsız. Ayrı ayrı filmler gibiymişçesine izleyebilirsiniz. İşin kötü tarafı çok distopik lan. Çok hüzünlü bitiyor bölümler, bir yere bağlıyor ama baş karakter için hep hüsran var. Biz olayın distopyaya gidebileceğini anlayalım diye ana karakterin ağzına sıçılıyor. Neyse. Ne çok link kullandım lan.
Fevkalade yazdım mesela, bu çıktı bahtıma |
Sana Zanzibar'ın hikayesini anlatacağım. Birkaç yazı önce görselini kullanmıştım. Zanzibar benim reggae şarkılarına eşlik etme biçimim. Bir çok reggae şarkısına Zanzibar diyerek eşlik edebiliyorum. Tahminimce kafam iyiyken nayahta duyduğum bir şarkının içinde geçen bir kelimeydi. Sonra images'a yazayım dedim. Bir baktım cennet gibi bir yer çıktı. Hakikaten parayı bulunca koştura koştura gidecem oraya. Daha sonra bu enstantaneyi Şaklaban'a anlatıyorum. "Aa ne kadar hoş bir enstantane" deyip geçiyoruz. Birkaç gün sonra televizyonda Zanzibar belgeseline denk geliyor adam. Ve benim yine çok sevip saydığım bir insan olan Freddie Mercury'nin orada doğduğunu öğreniyor. Bu kadar şey yaşandıktan sonra "Ne Zanzibarmış arkadaş" demekten kendimi alamıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder