Evet, başbakan.
Geçen Uykusuz dergisinin Kaç Yıl Oldu? adlı, Fırat Budacı tarafından hazırlanan, köşesinde hatırlatılan şu hadiseye zamanında hakkıyla gülememişim. Çok hoşuma gitti ya. Bu kadar bilmemek olur sevgili okur. Adam herhangi bir şeyi kiralamanın ingilizce karşılığını rentacar zannediyor. Bunu lütfen "Başbakanın her yaptığı da gözünüze batıyor. Dalga geçmek için yer arıyorsunuz. Başbakanımızı yedirtmeyiz" mantığıyla algılamayın. Biliyorum, adam cevap vermek zorunda hissediyor kendini. Ama bu hadise benim başıma gelse mutlaka anlatırdım. Dayının biri de sorsa bunu, komik lan. Kaldı ki başbakansın diye her boktan anlamana gerek yok. "Olm tamam, bir başbakan olarak görev tanımımda tesisleri gezmek, AVM açılışına katılmak, bir yerlere çağırılmak ve konuşma yapmak var. Ama kafam almıyor belli bir saatten sonra çocuklar. Siz bana dravdan
gösterin, ben he deyip geçerim." gibi mi? Kiralamak de be adam, Türkçen mi eskiyecek.
Buradan bir insanın bilgisizliğiyle dalga geçmenin ne kadar yanlış olduğuna geçelim. Önce size üşengeçliğimin düşünce yapıma etkisinden bahsedeyim; ben bir şeyin bir şeye benzerliğini yakaladıktan sonra öteki benzerliklerini düşünmeye üşeniyorum. Bir tespit mizahı olarak listeleme yapmaya üşeniyorum, konsept mizahı istemiyorum açıkçası. Konu gözümde daha ben yazarken eskiyor, o yüzden atladığım hususlar olabilir, bunu kafanıza takmayın. Neyse
Son olarak, Türkçede ama ile cümleye başlayabilmek çok güzel bir şey. İngilizce y.rrak gibi bu konuda, afedersiniz. İlla bir cümlede herşeyi açıklayıp net olacaksın. Ulan belki işin bir felsefesi var, ve ben bunu bir sonraki cümlede uzun uzun açıklamak istiyorum.
Amma velakin öyle değildir. Herkesin hakkı bidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder