26 Ağustos 2013 Pazartesi

Minibüs

rÜyamda geçen bEşiktaş minibüsüne bindim. yAnıma jUstin bIeber oturdu. tAktı kulaklığı cool cool kimseyle ilgilenmeme tavırlarına giriyor, mal ergen. (Dilimizde özel isimler ve cümle başındaki kelimelerin ilk değil de ikinci harfi büyük olsaydı nasıl olurdu merakıyla böyle yazdım. Sikimsonik oldu, bu çirkinliğe daha uzun süre devam etmeyeceğim.) Sonra çok güzel bir kız bindi, bunun gözler faltaşı gibi açıldı. Fıldır fıldır, nasıl rollere girmeler "ben aslında çok ilgilenmiyorum kimseyle, ama sen arada bir ilgilenmemi hakediyorsun" mesajı veriyor kıza adeta. Herifçioğlunun şansına kız da ergen çıktı, o da kaçamak kaçamak bakıyor, her bakışmanın arkasında çenesini mağrur bir şekilde kaldırıp ön camdan dışarı bakıyor. Ben pirelendim tabii durumdan, rahatsız oldum. Sonuçta minibüs sosyalleşme yeri değil, kadın erkek minibüsler ayrı olsun bence. Pembe minibüsler yapsınlar kadınlar için (olm yaparlar şimdi Allah muhafaza).

Bir minibüsün iş başvurusu için çektirdiği vesikalık
Gerçi düşündüm şimdi, minibüs gerçekten sosyalleşme yeri lan. Çay bahçesinden çok farkı yok aslında, bir tek masa yok, bahçe yok, bir de çay soda falan yok. Olsun, sohbet var seyahat var, ergenlerin kesişmeleri var. Çocuğumuz var, çoluğumuz var, çocuğumuz var. "Bugün nereye gidelim aşkım, aile çay bahçesine mi? Bağcılar minibüsüne mi?"

Neyse, dürttüm Justin piçini "Şurdan bir kişi uzat bakalım" dedim. Yavşak, parayı kıza verdi, gülümseyerek "Bebek, alır mısın?" dedi. İngilizce dedi tabii "baby baby baby, ohş" Yani yine sinirlerimin üstünde tepindi ibnetor. Nasıl avantajına kullandı belli değil.

Sonra iki yaşlı kadın "müsait bir yerde" dediler. Şoför duymayınca bağırdılar. "Hayret bir şey bunlar duymuyor mu? Bağırıyoruz o kadar" diyerek arkadaşına söylendi hesapta. Ama bağırarak söyleniyor. Şoför duysun istiyor yani, yani yüzüne baka baka dedikodu yapıyor. Arkadan konuşmak kesmeyecek yani, (uzakdoğuda "yüzüne doğru arkadan konuşma tekniği" olarak anılır, eski ustaların çok sevdiği bir tekniktir) şoför kendisini kötü hissetsin istiyor. Sonra arkada bir dayı daha yüksek sesle söylendi "Hayret bir şey yürüyeceğin 20 metre... Cık cık cık" hem de yanında insan yokken yapabiliyor bunu. Tekniği geliştirmiş yani. Sonra bizim Justin de bu söylenme furyasına dahil olarak "Bilemezsin kardeşim, belki bir rahatsızlığı var yürüyemiyor" Rüya olduğu için bunu Castin'in söylemesine çok takılmayacağım. Ama ne sığırlık lan. Sonra bizim Casti'nin manita da söylendi "Rahatsızlığın varsa taksiye bineceksin arkadaşım" diye. Yalnız herkeste bir delikanlı tavır, ne oluyor lan? çözemedim. Herkes birbirinin hayatına karışmaya başladı. Adeta toplumsal müdahele yaşanıyor karşılıklı. Ağız gücüyle koskoca minibüsü TOMA'ya çevirdiler iyi mi? Zaten taksi muhabbeti açılınca fakirlik açılıyor, o açılınca eğitim falan filan. Yani tarihte sosyoloji olarak bilinen bilim dalının incelediği tüm konuları masaya yatırdık. Ama delikanlı tavrımızdan taviz vermedik "ona bakarsan Türkiye'nin dış borcu bu kadar" şeklinde. Yine de gerginliğin dozajı artmıyor çünkü herkes farklı açıdan bakabiliyor konu büyüdükçe.

Saatler süren tartışmaların sonunda herkes birbirlerinin farklılığına saygı göstermeye başladı. Toplumdaki ilk kardeşlik tohumları atılmaya başlandı diye bunlar bir galeyana geldi. Şarkı söyleyerek gidiyoruz, herkes birbirini kucaklıyor. Şoför kafasına göre rota çizmeye başladı. Benim de muhtarlıkta işim var, tamam kardeşlik iyi de mesai bitecek (Yalnız Casti dışında ne kadar gündelik hayat, dikkatini çekeyim), o muhtardan ikametgahı alamayacağım. Tamam şarkılar söyleyerek, danslar ederek, barış işaretleri yaparak devrim yapalım. Demokrasiyi kökleyelim, ama bürokrasi bitmez aga. İki üniversite bile bitirsen o muhtar'a görüneceksin. Dedim "müsait bir yerde inecek var!" belki tartışmanın başına çekerim bunları o hengamede inerim diye düşündüm. Gelmiş bir tanesi "artık kardeşlik tohumlarını attık, bak nasıl da mutluyuz, artık mal mülk yok istediğin yere gidersin, istediğimizin evinde kalabilirsin. Hayat çok güzel"

Hay amk tamam da gene merkezi bir yerde indirin bari

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder