4 Eylül 2013 Çarşamba

Özet Geç Piç

Günlük tadında yazmayı seviyor muyum ne? Baya sana özelimi, hayatımı falan anlatasım var şu anda. Oysaki çok karşıyım bu tavra ben, evinde iç çamaşırlarıyla çektikleri fotoğrafları bence paylaşmamalı insanlar (insanlar derken, erkekler). Özelimizi paylaşmaya neden bu kadar hevesliyiz? Yoksa hiç özelimiz olmadı mı? Ben niye anlatıyorum lan sana özelimi? En azından lafımdan başka bir şey vaat etmiyorum. Şimdi belgeyle gelmek başka bir de sözle anlatmak başka. Neyse lan, uyarsana beni boş geyiğe girdim senin yüzünden...

En son günlük tadında yazdığımdan beri bir ay geçmiş üstünden, sana bu bir ay içinde olanları özetleyeceğim. Mimar'ı son gördüğümden beri bir ay geçti şimdi. O yokken güldürene sarılmaya devam ettim. Ama en son yalnız başıma içince duruma bir ayıktım artık "Ben n'apıyorum lan?" diyerek. Resmen sadece uyuşmak maksatlı kullanmış oldum. Şunu belirteyim: ben bazı uyuşturucuların farklı ve temiz düşünmende faydası olduğunu düşünüyorum. Her klişe yanlış değildir ve bununla beraber, tabii ki herşeyin fazlası zarardır. Ama ben hayatımdaki problemlere çözüm aramak maksatıyla kullandım bu mereti hep. The mimarchitect ile ilgili hüzünlü bir rüya gördüm ve aynı bu klipteki adamın kendini içkiye vermesi gibi kendimi güldürene verdim. Neyse ki aramız düzeldi, görüşmeme kararını fesh ettik. Herkeste onda bulduğum şeyleri yakalamaya çalışıyordum. Zorla aşık olmaya çalıştım başkalarına, neyse, duygusal olarak çok rahatladım nihayet.

Çünkü arada geçen zaman içinde iki tane kadınla seviştim, casual dedikleri mevzular işte. Fiziksel olarak verdiği sağlık dışında hiçbir katkısı olmadı. Kafam yine doluydu. Duygusal olarak bir süre kimseye açık davranmama kararı aldım o yüzden.


Aaa söylemeyi unutmadan tarkan konserine gittim bak.


Kuzenigma götürdü beni sağolsun. Paraya kıymadı, bana magazin gazetelerine manşetten giren bir olaya tanıklık etme fırsatı sundu. Fena değildi konser, iki damla yaş aktı gözlerimden.

Bu ay sonuna doğru stand-up sezonu tekrar açılıyor. Bu açıdan heyecanlıyım. Bu sefer ağırdan alacağım işleri, çok sabırsız davrandım geçen sene. Bir ay içinde yazıp oynamaya çıktım. İlginç oldu. Kısa kısa daha makbul. Çok heyecanlandım lan, üstesinden gelmiştim ama bütün enerjimi kullanmak zorunda kalmıştım. Sahneden indiğimde titriyordum, bütün kan beynime gitmiş amk (Bu noktalama işaretini çok seviyorum nedense, bir ara küfür üzerine eğileceğim zaten, orada daha detaylı konuşuruz kankasya).

Kendi özelime girerken başkalarının özeline girmemeye, isim falan kullanmamaya, ve hatta aramızda geçen sohbetleri dahi anlatmamaya özen gösteriyorum. Ama bu iki kadından birisi Amerikalıydı ve beni Kanadalı bir arkadaşıyla tanıştıracağını söyledi bana. Ve işler yolunda giderse İngilizce stand-up yapabileceğim bir mekan bulacağım. Benim için müthiş bir deneyim olacak, hem de kolay olacak diye düşünüyorum. Çünkü samimiyetini veya samimiyetsizliğini çok güzel yakalıyor seyirci türk olunca. Yabancılar bizim jest mimikleri çok çakozlamadığı için altından kalkabilirim gibi geliyor. Tam bilemiyorum.

Bunun dışında yeni yazarlar yolda, hatta farkettin mi bilmiyorum ama bir tane yazı bana ait değil (Gerçi takip eden falan yok lan galiba hala. 99'da bina göçüğü altından "sesimi duyan var mı?" diye bağıran bir adam vardı. Çok hüzünlendim şimdi, bağırıyorsun ama kimse duyar mı duymaz mı bilmiyorsun).

Öpüyorum KOCAMAN (İsim gibi oldu lan)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder